30 Ağustos 2007 Perşembe

Görseller Evimin Kapıları

Benim o dağlanmış,
sonra yavaş yavaş ısıyı içine sindirmiş
o deli gönlümde
herkese yer açtığım gibi
arizagorseller.blogspot.com
isimli evimde de
her tür güzelliğe, çirkinliğe,
iğrençliğe, deliliğe, sekse, estetiğe yer vardır.

Çünkü orası benim
bütün yüzlerimi gösterdiğim
kendimi sansürsüz yansıttığım
serbest atış alanımdır.

Nice güzel kadınlara, güzel adamlara,
gaylere, lezbiyenlere, travestilere,
usta fotoğrafçılara, ressamlara yer ayırırım orada.

Ve varolan herşeyin tek bir Yaratan'dan gelmesi gibi,
benim için hiçbirinin bir üstünlüğü, farkı yoktur!
Bir fahişenin yanında gayet rahat
bir ermiş fotoğrafı da yer alabilir.
Doğallık da budur.

Koca bir karışımın altın kaplı tabağıdır o evim.

Rahatsız olanlar oldu orada izleri bulunduğundan.
Onları da anladım, hemen sildim.
Tabağın dışına koydum.
Korktular çünkü
orada
o her tipten insanın yanında
rahatça boy göstermekten
mimlenmekten!

Evet korktu bazıları...
hem de sanatçılar onlar!..

Ama fark etmez...
Benim arizagorseller.blogspot.com
evimin kapıları
herkese açıktır her zaman.

korkup da gidenler içinse tek duam
daha da çok pişip, yanıp, kül olup
birgün evime tekrar gelmeleridir.
Mutlaka onlara eski yerleri geri verilir.


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

29 Ağustos 2007 Çarşamba

"sieeeeeeeeeeee!!!"

Artık kontenjanını tüketti yüreğim,
sinirlerim, asabiyetim, depresif ruhum
ve dengem...

Tıpkı Kara Kıçlı Kankim gibi
ben de zırhların arkasından bakar oldum
şu fakir aleme...

Gözlerinden kaçar oldum hepsinin
tıpkı onun gibi...

Geçen gün yürüyordum
bu hislerle
birinin gözü bana takıldı öküzler gibi,
hiç fark etmez kadın veya erkek;
kısık bir sesle söylendim hiddetle:
"sieeeeeeeeeeee!!!"

Birinin omuzu sürtecek gibi geldi karşıdan;
taş gibi hazırladım omuzu
ki çarpan ben olayım şu fakir aleme!
ve ona da koca bir
"sieeeeeeeeeeee!!!"

sonra genel akışa baktım
kalabalığa
çiftlere, arkadaşlara,
gürültücülere,
ekmek peşindekilere,
evine dönenlere,
acele içindeki şoförlere,
minibüslere, otobüslere
ve içindekilere;
hepsine koca bir
"sieeeeeeeeeeee!!!"

Yürüdükçe yıkadım hepsini bu nişanla!
ve Kara Kıçlı Kankime selamlarımı
sevgilerimi gönderdim
bu nişanla.

Önüm-arkam-sağım-solum
"sieeeeeeeeeeee!!!"


Ömer Dalman (Ağustos 2007)

www.antoloji.com/omer_dalman

27 Ağustos 2007 Pazartesi

Ilındık

Ilındık...
öyle bir ılındık ki
paşa çayı olduk,
elleri yakmaz olduk!

Ilındık...
'süt içtim dilim yandı' derdik,
artık ne doğuda, ne batıda
ne de ortasında
elleri de, dilleri de yakamaz olduk!..

Ilındık
ve de ılınmaya devam ediyoruz.
oturmuşuz, sinmişiz
kendi anlayışımızın kuytularına,
bir yandan AB'lere gireceğimizi sanırcasına,
zorlaya zorlaya yüzlerimizi gülmeye
ve görmek istemezcesine kuytunun karanlığını

ılınıyoruz...


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Yüzyılın Ailesi

Yüzyılın trend ailesi sıradan
kumdan, kırılgan taştan,
buzdan, kerpiçten!..

Yüzyılın trend ailesi
her eline balyozu kararlıca alan tarafından
kolaylıkla tuz-buz edilecek cinsten...

Sardı ya artık insanı dört bir yandan
küresel ısınması, susuzluğu,
ekmeksizliği, arslanı-ağzı,
yolsuzluğu, politikası;
ne yaparsanız yapın inandıramazsınız beni
o eski kutsallığa!
o eski "çekirdek" yapıya!

Yüzyılın trend ailesi sıradan
kumdan, kırılgan taştan,
yalandan, politikadan,
buzdan, kerpiçten...

ve sadece
mevkiiye saygıdan!..


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

26 Ağustos 2007 Pazar

Sosyetiğin Sonradan Olmuşu

Sosyetiğin sonradan olmuşu bir başkadır.

Hele imanı eksik, kültürü etiket, biraz tiki
ve sonradan görmüşü bambaşkadır!
Aslında ne o tarafa
ne bu tarafa aittir!
Sadece biraz kalkınmış bir temelsizliktedir.

Sosyetiğin sonradan olmuşu bir başkadır.
Alsan alınmaz, satsan satılmaz bir şeydir.
Sadece kendine müslümandır,
ama imandan haberi de yoktur.
Kendine materyalisttir!..

Uzaktakiyle, yakınındakiyle, tarihiyle-akrabasıyla
gönülden bağı kalmamıştır.
Sadece aptalca bir politiklikle belirler rotasını.

Sosyetiğin sonradan olmuşu bir başkadır.
Fazla taktın mı kafayı, adamı delirtir!..
Kendi haline bırakılmalıdır.
Birgün yalnız ve ortada kaldığında
belki kendini, tarihini hatırlar
ve geri dönme feryatlarıyla insanlığına
ne hallere düşer de,
milleti kendine güldürür!

Sosyetiğin sonradan olmuşu bir başkadır.

Hele imanı eksik, kültürü etiket, biraz tiki
ve sonradan görmüşü bambaşkadır!


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

25 Ağustos 2007 Cumartesi

Kimilerine Göre

Kimilerine göre
emekçiysen, çalışansan
düz insansan;
sürüngensin
ve hiçbir şeye
hiçbir fikre, düşünce sistemine
itiraza hakkın yok!..

Kimilerine göre
cüzdanın şişkin, titrin pişkin olmadıkça,
birilerinin sırtına binmedikçe,
adam kullanmadıkça
"adam" değilsin!

İşte o birilerini
el birliğiyle
hayatımızdan kapı dışarı etmedikçe,
insan nedir bilinmeyecek
bizim ülkede...

ve kimilerine göre aslında
yaşam hakkı da yok bazılarının da;
o kadar söyleyemiyorlar açıkça!


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Vardır Bir Yamuk

Samimi bir selam içeren veya
samimi bir soru soran epostamdan sonra
aynı yakınlıkla cevap almadığım kişinin arkasından
mutlaka şüphe ederim.

Bir deneme daha olsun derim ve
bir tane daha hatırlatma epostası atarım.

Gösterdiğim samimiyet karşısında
yine karşılık yoksa;
şüphelerim kesinleşir,
olasılıklar azalır,
karşıdaki tür kendini belli eder.

Samimiyet içinde hesaplar yoktur.
Doğrudan ruha uzatılan eldir.

Böylece, karşıdakinde
ya ruhtan henüz eser yoktur,
yani alemi bambaşkadırya da
üstü kapalı işlerle meşguldür,
yakınlık kurmaktan endişelidir.
yani mutlaka yamuktur.

Ha! bir ihtimal daha
belki de bana uyuzdur?..

Attığım tek bir epostanın
sıcak veya soğuk bir cevapla geri dönmemesi
işte bunun gibi
nelere kadirdir!..


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Araba Kullanmak Kadar Hayat

Vitesi bir'e al,
gaza hafifçe bas...
Sonra iki'le, üç'le
ve yola devam...

Önüne çıkanlara korna çal,
biraz camdan dışarı küfret.

Park yerine gel,
vitesi küçült...
bir ileri-bir geri
manevralarla parkını yap.

İşte hepsi bu!..

Birçoğunun yaşamı ele alışı gibi
sen de lütfen
sadece bunları yaparak
bütün hayatı çözdüğüne
daha ilerisinde bir şey,
bir gizem olmadığını düşünerek
ipin ucunu bırakıp,
zamanının gelmesini bekleme.

Lütfen!..


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Anne Yok

Eskiden
çocuk acı çektiğinde,
bir şeyleri kaldıramadığında,
tahammül edemediğinde
annesine ağlardı.
Büyüklerine ağlardı.

Şimdi
araya öyle sağanaklar, havada kirlilikler,
kargacık burgacık gürültüler girdi ki,
artık çocuk ağlamaya cesaret bile edemiyor.
Çünkü biliyor,
ağlasa bile
çığlıkları
annenin kulaklarına ulaşamadan
yitip gidecek...

Eskiden
çocuk acı çektiğinde
dümdüz annesine ağlardı.
Hesapsız-kitapsız,
beklentisiz, poltikidan uzak
sadece ağlardı
şikayet ederdi.

Artık ne yazık ki bu da yok.
Anneyi çoktan
sağanaklar, fırtınalar, havadaki kirlilik
aldı götürdü.

Artık orada anne de yok!..


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Tarihimin gölgesinde

Tarihimin gölgesinde
kesintisiz güneşin doğmasına az kala
son karanlıkları temizliyorum.

Anlayanım ya bir ya da iki tane...
fazlasına da ihtiyacı var mı insanın?..
Tek bir yaşayana bile gerçeği haykırsa insan
hayata bir ağaç daha dikmiş olmaz mı?..

Tarihimin gölgesinde
tamamen kurtarmak üzereyken kendimi
o eski yalanlardan, politikalardan
doğuştan boynuma takılmış zincirlerden
en azından o iki kişiyi yanımda bulmamın mutluluğuyla
kesintisiz ışıktan önceki son deri değişiminde
arkama yaslanıyorum
keyifle...
ve o yalanları bir film şeridi gibi izliyorum.

Tarihimin gölgesinde kala kala
yalanlarla boğuşa boğuşa
ve çoğu zaman haksız yere
ezile ezile
şu anki kesintisiz ışığa sarılmanın gururuyla
hayatı bir kez daha ellerimle sarıyor
umutlarımla kutsuyorum.

Tarihimin gölgesinde...
yine de şükür...


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Düğündeki Gurur

Çok çetrefilli bir aile düğünüydü.
baştan sona pahalı süsler,
bakımının üst noktasında
saçları artistlerden güzel yapılı,
makyajları pahalı,
ayakları pedikürlü, elleri manikürlü,
özel dikim elbiseli güzel-çirkin ama
pahalı kadınlar etrafımı sarmıştı.

Kalkık yakalı gömlekli,
birbirine eş bakış ve tavırda
cepleri şişkin, gururlu-kibirli erkekler de yanlarındaydı.

Düğün zaten üst noktalardaydı.
ve düğüne çağırılmış olup,
orada boy gösteriyor olmanın
onlara verdiği ayrıcalığın bilicinde
hepsi de kartal yuvasındaki misafirliğin
gururundaydı.

Ne komik ki,
benim de bir yerim vardı bu sahnede..
Sayısız bir gecelik süper bakım içindeki kadınların arasında
ve o gururdan şişmiş göğüslü erkeklerin bakışlarında
kendimden gram uzaklaşmamıştım..
Halen etrafı süzüyor,
tek tek bütün yüzlerin arkasındaki acıları, sevinçleri
gururları, kibirleri okuyordum.
Son model ceketler arkasına gizlenmiş,
yemiş-yayılmış, sporsuz göbekleri de görüyordum.

Fonda müzikler,
pahalı bir koro, orkestra...
Sayısız iyi niyet yüklenmiş kutlamalar,
patlayan flaşlar,
koltuk isimlerinde oynanmış bir sürü politik oyun,
ayarlama...

Hepsinin arasında tek bir gerçek ruh gördüm.
Aynı masadaydı bizimle.
Bütün bu şaşanın karanlık bir köşesinde
kendi aydınlığında kalmış sayılı insanlardan...
Kan çekti tabii
yanıma geldi bir ara
sohbetledik...

Nasıl da gerçekti kendisi!
ve konuştuğumuz şeyler
bu şaşaadan uzakta,
nasıl da sadeydi!?

Tamamen hayatın şeffaflığında
ve o şaşaanın içinde
seni bulduğuma sevindim güzel insan!..

Demek ki hala varız!
Hala samimiyiz!..


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

20 Ağustos 2007 Pazartesi

Biz Herkese Açığız; Yalan

Bu yozlaşmış,
kurumaya yüz tutmuş toprakları gibi çorak
gönüllerle çevrelenmiş
zavallı gezegende
hangi gruplaşma, bir araya toplaşmanın üyeleri
'biz herkese açığız' derse desin;
yalandır, gafilliktir
inanmam!

Tıpkı ülkelerin birbirlerine yalanları gibi,
yurttaşlarına gösterdikleri suni sahiplenmeler gibi,
gruplaşmalarda bile fark ederim ki;
herkes o sıcak, güvenli, naylon konfora sığınmada...
Üyeleriyle cicili bicili
kendince düzeyli, raconlu
ortak gönül sıcaklığında...

ve şimdi bütün bu sanal, gerçek, naylon gruplara
bakıp bakıp
bir tarafıyla gülmez mi Mevlana?!

Hele bir dışarıdan girmeye çalış bakalım;
anlayacaksın dediğimi!..


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Sabun Köpükleri Çoğaldı

Sanırım çözdüm...
kendimce bir sonuca vardım,
boyum beş santim daha uzadı!

neden aç bizde hep emekçiler, işçiler,
üretkenler, gerçek çalışanlar?
neden hiç bitmez inlemeleri
ağlamaları?

O kadar çoğaldı ki sayıları yöneticilerin
ve patronlar, öyle aptalca inandılar ki
onların sabun köpüğü vaadlerine;
20 kişinin maaşıyla
tek adamları işe almaya başladılar
ve inandılar ki;
o sabun köpüğü gavatlar
20 kişi gücüyle
bütün işlere yetecekler!?

halbuki zamanla
öyle arttı ki sayıları sabun köpüklerinin
şiştikçe şiştiler
konuştukça konuştular
ve ortada yönetcekleri adam bile kalmadı!..
böylece ortada
şu bizim zavallı ülkenin piyasalarında
üreten kalmadı,
iş kalmadı,
emek kalmadı.

adam ticaretiyle
bir ülkenin çarkı dönmez oldu,
fena çuvalladı!

Evet evet!
sanırım çözdüm!
ve boyum beş santim daha uzadı!


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Eposta Grup Raconları

Türemiş birçok eposta grubu
kendi raconuna göre
gayet kalıplarla bezenip,
şartlanmış tutumlarla
üyelerine telkinlerde bulunur.

Halbuki amaç 'insan' olmaksa en tepede
tek çatı altında toplanarak hem de;
insana gülmeyi öğretmek için
binlerce teknik tanım kurgulamak değil,
belki ona bir karikatür veya
bir fıkra iletmek olmalı?..

Eposta Gruplarının
insanı merkezdeki saflıktan
ve doğrudan kaynağa yönelmekten alı koyan
en önemli tutumları işte bu...


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Seni Sevdiğimden

Yaklaşma bu ara bana
seni sevdiğimden bu ricam...

Anlamazsın neler döndüğünü içeride,
alevleri, volkanları, fırtınaları görür
korkarsın.
Senin için zannedersin bu kızgın suların köpüklerini...

yaklaşma bu ara bana.
seni düşündüğümden bu ricam...
girme araya...
zarar görürsün
ondan endişem...

alevler en yukarılara kadar,
ayı bile yakıyor bende bu ara...
Şeytanla Meleğin savaşı patlamış içte
ve ben seyirdeyim
sesim çıkmaz
beklerim sonuçları
sabırla...

korkma
sana değil bu alevler
sadece içimde...
insandan yana değil ölçüler
tepkiler, savaş aletleri insanın değil bendeki!
görmediğin türden şeyler
tatmadığın acılar
bilmediğin doğrular...

bırak, savaş
kendi sessizliğimde yaşansın, sonuçlansın
ortalık süt liman olsun
sonuçlarımla ben gelirim sana.

sadece seni sevdiğimden bu ricam...
yaklaşma bu ara bana.


Ömer Dalman (Temmuz 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Alaçatı Balık Açık Artırması

Yıl 2007
ağustos denen dünyevi ay...
Yer; Çeşme Alaçatı'da bir balık açık artırması...

Görmemiştim daha önce böyle bir alışveriş.

Yaklaştık kalabalığa enişteyle önce.
iteleye iteleye bol göbekli alıcıları
açlık kokan nefesleri arasında...
vardık sonra orta tezgahın etrafındaki
korkuluğun çevresine.

Elinde değnek bir çığırtkanın
"ihaleyi açıyorum!" diye bağırdı.
O bol göbekli, aç nefesli alıcılarda bir kıpırdanma...
bütün balıklara daha bir iştahla
heyecanla
yiyecekmiş gibi homurdanırcasına keskin bakışlar...

Geyiresim geldi hepsinin suratına!..
hatta kendi kendime orta yere kusasım!..
Balık yemeğe değildi tepkim,
sadece aklıma şu geldi
o aç bakışların ve göbeklerin karşısında:

Zaten ölmüşler ve oracıkta küme küme yatıyorlar.
ve şimdi yiğe yiğe göbeklerini büyütmüş alıcı-yiğicilerin
kendilerini seçerek, alıp götürüp
yemelerini bekliyorlar.

Ne farkları vardı ki zavallı balıkların
görücüye çıkmış,
biraz sonra paralı ayılar tarafından seçilip,
satın alınıp, düzülecek fahişelerden?!

Ruhlarını çoktan teslim etmiş zavallılar,
bir de ölüleri üzerinden para ile
faydalanılmasını bekliyorlar.


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

12 Ağustos 2007 Pazar

Yapmayın Allahaşkına!

Daha bilge olmak için
bilgece kelimelerin imalatıyla,
delice işçiliğiyle
daha da kasılmak...

İnsanları "bilge" olduğuna inandırmak için
hergün farklı farklı
canbazca bilgileri kaleme almak
bol bol alkış toplama güdüsüyle
yazıp, çizmeyi kendine iş edinmek...

Benliğinin suyunu sıkarcasına
sanki çevresine borcu varmış gibi

habire yazmak, çizmek, epostalar döşemek...
hepsinin sonlarına da yine o,
çok bilgece imzayı atmak...

Sürekli sevgi sözcükleriyle karşılanmak,
iltifatlara boğulmak...

ve hepsinin karşılığında
yine daha da "bilge" olduğunu göstermek için
kasmak, kasmak ve kasmak!..
kelimelerin canbazlığında
çok zor ve komplike bir şeymiş gibi göstermek
bilgeliği!..

yapmayın Allahaşkına kardeşler!
kandırmayın insanları!
Gerekirse biraz daha az alkış alın
ama gerçekçi olun!

bilgelik her zaman daha sade olabilmektir
bunu aşılayabilmektir.
İnsanlara çözülmez bir düğümün
tek usta çözücüsü olduğunu göstermek değil!..


Ömer Dalman (Ağustos 2007)

www.antoloji.com/omer_dalman

11 Ağustos 2007 Cumartesi

Büyük Yumruk ve Öküzler

Malum;
öküzlerle sarıldı etrafımız,
sokaklar, apartmanlar, daireler,
kapı önleri,
otobanlar...

Sadece bizde değil ama,
bir anlamda bütün dünyada böyle...

Gün gelecek
öküzlere tepeden büyük bir yumruk inecek.
ve işte o ana kadar
gayet politik, ifadesiz, tepkisiz yaşamış olsan da;
bir seçim yapman gerekecek.

Ya öküzlerden olup
defedilmeyi kabul edeceksin
büyük yumruğun altında ezilirken.

ya da büyük yumruktan yana olacaksın,
öküzleri defedeceksin
bu dünyadan.


Ömer Dalman (Ağustos 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Cahilcedir Dünya


Böyle acımasız bir dünya işte!
kimilerine göre 'böyle şerefsiz'!...

bugün ölüp kalsan kuytu bir köşede,
haberin bile geç gider en yakınlarına,
canım ciğerim dediklerine...

Tamam!
arkandan ağlarlar hüngür hüngür
kaybolmuş benliklerinin puslu havasında
ölüm ilüzyonunun kurbanları.
Seni anarlar bir kaç yıl,
'kalbimizde yaşayacak' derler
o mesnetsiz, acil devreye girmiş,
portatif inançlarıyla,
ama ne fayda?
gitmedin mi çoktan sen?..

akıllar başa hep kaybedilince gelir akrabalar.
ve bu oyun hep aynıdır gafiller arasında!
kimine göre böyle acımasız, şerefsiz,
kimine göre böyle komik, ucuz,
cahilcedir dünya...


Ömer Dalman (Temmuz 2007)

Adil Olsun Dövüşümüz!..

Bir önceki gece
teskin edicilerle sevişmişim
çaresiz....

Ve şimdi o garip
iniltilerle ayılan sabahın eşliğinde
kendinde yine güç bulan 'gün'
dinlediğim müzikten de destek alıp
algılarıma tecavüzlere teşebbüste...

Hayat
damarlarıma, sinirlerime
4 bir yandan sızmanın derdinde...
ele geçirmekten başka ne derdi var ki zaten
bizim gibi önüne atılmış tutsakları?..

ve tam da savunma mekanizmalarım tatile girmişken
lanet teskin edicilerden;
yine karşıma çıktı bütün gücüyle.
Tabii!..
güçsüzüm ya;
bilir tam da zamnını!..

Ayılacağım elbet,
gelecek yerine bütün algılarım
ve herzamanki gibi kuşanacağım
silahlarımı...

İşte hayat
ve onun askeri 'gün'!
o anı bekle ki
adil olsun dövüşümüz!..


Ömer Dalman (Temmuz 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

9 Ağustos 2007 Perşembe

Sorumlusun

Ey insancık:

şimdi medeniyet dedikleri şeyin içindesin.
Şehirlerde, kasabalarda
köylerde
kalabalıktasın diye
bir diğer insandan sorumlu değilsin
zannetme!

Aslında
ıssız adada kalmış iki kişinin
birbirinden tam sorumlu olmasından
hiçbir farkı yok durumunun.

Tersine hatta
artık milyonlardan
herkesten sorumlusun!
milyon tane kardeşinden
milyon tane ablandan
çocuğundan...

ve mümkün değil inan;
kaçamazsın!


Ömer Dalman (Temmuz 2007)

İş mi Yaptınız Sanki?!

Hah!
Bu sabah koşarken
bizim lüks mahallenin ara sokaklarından birinde
yeni boyanmış, cillop gibi temiz
üzerine basmaya kıyamayacağınız
bir yaya geçiti gördüm
trafik ışıksız...

ve ne yaptım?
tabii bol bol güldüm
nefes nefese adımlarım arasında!!!

Lan şimdi iş mi yaptınız sanki?

O boyaları
hergün yüzlerce antilobun, geyiğin geçtiği
çalılarla çırpılarla çevrelenmiş,
ayıların basıp basıp sildiği bir araziye koymanızla,
bizim sokağa koymanız arasında
fark var mı sizce?!

Bakan olacak mı acaba yerdeki çizgilere
yaya geçerken?..

İş mi yaptınız şimdi sanki?!..


Ömer Dalman (Temmuz 2007)

6 Ağustos 2007 Pazartesi

Panzehirimiz Kendimiziz

Dünden yorgunluk bastı
saat geçti
koşu yandı,
servise 10 dakika kala akıl başa bastı,
bir hışımla kalkıldı
yüze sular çarpıldı
akabinde gözler daha buğuluyken
çekmeceye el atıldı
bir tane don bulunamadı,
üzerinde durulmadı
ona rağmen kot giyildi tene
hemen çıkıldı!

Haldır huldur servise binildi
işe gelindi.
Gavatlar yine klimayı kapatmışlar
manyaklar, hastalar, korkaklar;
bu yüzden öğlene doğru
ten üzerinde kalın kot,
altta don yok.
fena halde ter bastı
sıcak bastı.
Kıç darda kaldı
pişiklere sempatik baktı!

neyse ki karşımda bir kutu pudra hali hazırda!

kaçın kurrasıyız biz kardeşim!?
Türk'üz biz;
biliriz her durumu
hiçbir şeyimiz yokmuş
ya da herşeyimiz varmış gibi bakarız hayata!
hem en ucuzundan
hem en pahalısından alırız malı!

Panzehirimiz kendimiziz hayata karşı.


Ömer Dalman (Temmuz 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Bütün Dedikleri

Biri tam bir bunalım üstadı,
hayatın sıfırında
tutunacak şey bulamamada...

Diğeri tam bir aseksüel,
yine de zenci meraklısı!..
kendince bir şeylerin bilgeliğinde...

İkisi de gözümün nuru,
güney kutbu ile kuzey kutbu...
geçinmeleri mümkün değil!
kaderleri ters yollarda gitmekten yana.
belki de görevleri ters güçler yaratmak...

Ben; çoktan herşeyin sıfırında
ama bilerek ve tadında...

ve tam o ikisinin birleştiği noktada,
aradaki sıfır geçişi...

İki adam;
aralarında koca bir sıfır,
işte bizim özetimiz...
'bütün' dedikleri şey buysa,
işte biz, işte koca bir bütün!..


Ömer Dalman (Haziran 2006)
www.antoloji.com/omer_dalman

Fakirlerin Feryatları

Öyle bir yükselir,
çalkalanır ki feryatları fakirlerin birgün
topyekün
ve toplamı ulaşılır yüce makamlara,
geri döndüğünde dünyaya bu hüznün yükü
ne sen taşıyabilirsin, ne öteki,
ne kurumlar, milletler, devletler!..

Dünya Ana bile bir şey yapamaz
sadece boyun eğer
verilen emire...
Gerekirse harap eder kendini
feda eder güzelliklerini o bir tek söze.
önünde ne sen durabilirsin,
ne bir başkası
ve ne de milletler
kıtalar!..

Öyle bir yükselir,
çalkalanır ki feryatları fakirlerin birgün,
o koskoca yaraya merhem olmak için
koca bir varoluş zinciri boynunu büker
teslim olur.

Uğrunda sürünülmüş bütün hükümdarlıklar
saltanatlar
sahte yatırımlar
büyülenmeler bir hiç olur ellerinde
ve ellerin artık sende bile değildir;
dayanamazsın,

emri almıştır bünyen,
kişiler, kurumlar, devletler dursa arkanda
duramazsın, yapamazsın!


Ömer Dalman (Temmuz 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Sonra Belki

Kendinden öte tarafı,
gecenin arkasındaki aydınlığı
beden gözünle,
beden gücünle,
beyninle göreceğini sanıyorsan
yanılıyorsun.

sen

kum saatinin altındaki bölümsün.
hele bir sıfırlan
küçül,
iyice bir aklan;
sonra belki...


Ömer Dalman (Mayıs 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Ne Anlamı Kalmış?

Sarmışken
ele geçirmişken kızgın alevler
merhametini bile
kardeşin kardeşe,

buzlanmışsa tepeden tırnağa
o eski, ortak gönüller,

oyuncak olmuşsa
yumuşak lastik gibi
ortama göre şekillenmeye
yitirmeye başladıysa kimliğini
ortak tarihler,

neyi kalmış ki dostlar bu dünyanın?!..

kazansan malın en iyisini,
en rahat koltuklarda terlese kıçın,
yine çırılçıplak ortalıkta,
çırılçıplak yalnız

ne anlamı kalmış ki dostlar yakınlığın, uzaklığın?..


Ömer Dalman (Mayıs 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman