30 Eylül 2007 Pazar

Şaka Gibi

Şaka gibi...
Bir havası,
coşkusu vardı eskiden Türk olmanın.
Bir gücü vardı o kelimeyi söylediğinde insanın
gözlerinden fışkıran...

Şimdi
Türklüğünü sergileyene neredeyse
güler oldular
Batı'nın
hokkabaz kapitalizm ruhunun arkasına sığınıp.
Fantezi düşkünü,
hayalperest damgası vuruldu
milliyetçilikten bahsedenlere.

Şaka gibi...

İlkokuldan beri halbuki bize
"Türk" olmak öğütlenmemiş miydi?
Gavur boku yemek de nereden çıktı böyle?!

"Hee" dersen herşeye tabii böyle,
önce müdürüne, sonra işverenine,
oradan en baştakine,
hatta dışarıdakilere de "hee" dersin en sonunda.
ve dalga geçenlere bile Türklüğünle
"hee" dedirtirler adama!
kıçın gitmesin diye
eğersin başını işte böyle!..

Şaka gibi...

Eskiden ne de asilce, övünerek,
gözlerimizden ışık fışkırarak söylerdik
"Ne mutlu Türk'üm diyene!" diye...

Bu yüzden,
hala Türklüğüyle övünen birileri olduğunu bilsinler diye
çakmağım, anahtarlığım
ve deli yüreğim hala Türk Bayrağı!..
Kanım hala delice
kan kırmızı!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

29 Eylül 2007 Cumartesi

Üretmeden Nereye Kadar?

Genler çoktan kirlenmiş,
ailelere kötü tohumlar ekilmiş,
filizler zehirli...

İş tutan eller sopalanmış,
emekçinin, işçinin,
sanatkarın sırtına binilmiş;

Üretmeden, düşünmeden,
bir şeyler katmadan nereye kadar?..

Dalkavuklar, hortumcular mevkiilenmiş,
el değiştiren mallar
haram yoldan değerlenmiş,
iş adamlarına "üstat" denmiş,
politiklik evlere, işlere, eşlere
ağabeye-kardeşe sızmış;

Üretmeden, düşünmeden,
bir şeyler katmadan nereye kadar?..

Saygınlık dediğin gerçek değil
yalan olmuş,
doğrucular bir bir
her tarafta tırpanlanmış,
susturulmuş.
Bütün gözler kapatılmış,
topluca
haramın peşinde
hayallere dalınmış;

Üretmeden, düşünmeden,
bir şeyler katmadan nereye kadar?..


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Muhbir

Bir muhbir
tamamen kendi taşıyıcılığının,
satıcılığının,
ikiyüzlülüğünün piridir.

Artık o kadar alışmıştır ki gelip gitmelere
iki taraf arasında;
ne tamamen bir tarafta,
ne de diğer tarafta sabitlenemez.
zaten her iki taraf da onu istemez artık
kendi tarafında...

sadece taşımacılığıyla işe yarar.

Muhbir kendini bilmeli,
kendinden şaşmamalı,
yürüdüğü gibi işleri
devam edip gitmeli.
Yoksa biter...

Her iki tarafa da özenmemeli;
ömrü boyunca taraflar arasında,
alemler arasında,
anlamlar arasında
gidip gelmeli.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

28 Eylül 2007 Cuma

Sürüngen Hayat

Bütün gün kendi kendime eğlenircesine,
dalgamı geçercesine,
aslında gerçekten de
yaptığım işi severcesine,
tapınırcasına ona,
ve lanet olsun
doğru dürüst bir şey kazanmadan,
üstümü-başımı gerektiği gibi alamadan,
kendimi gerçek yerimde göremeden
haldır huldır beynimi yiyerek
tükettiğim iş gününün sonunda

işte yine evdeyim...

Ne bok varsa bu hayat türünde;
belki elim boş durmasın diye
sarılıyorum hergün aynı şekilde
garip, yolsuz, rotasız bir şevkle
bu zevkli işe...

Evdeyim evde olmasına da
bütün gün bilgilerin, kelimelerin,
klavye tuşlarımın delip geçtiği zavallı beynim
bir "elek" gibi şimdi...

Engel olamıyorum;
kanepemde uzanırken
çaresiz ağlamalarımın peşinde,
yukarı bakıp isyanlardayken evrene,
kurtçuklar kemiriyor her lopunu beynimin.

dayanamıyorum!..
odama gidip ağlamak istiyorum!..
başka ne yapabilirim ki sürüngenliğe karşı
elimdeki bunca imkansızlıkla?..

ismim mi,
namım mı,
popülerliğim mi yetecek sanki,
bu bataklıktan kurtulmama?
ya da güzel kaşım-gözüm mü?..

En baştan beri bilirim de çaktırmam;
bal gibi de "ölüm"dür çare
bizim gibi sürüngenlere...

beynimdeki kurtçuklara
çürük bedenimi bırakıp,
bu pislik alemden
çeker giderim arslanlar gibi!
yesin bitirsinler sonra benim çöplüğümü,
arkamdan ağlasınlar,
kutlasınlar, üzülsünler, ağlasınlar
övsünler, yersinler
kendilerince...

hiçbiri umrumda değil...


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Gül'ün Yaşgünü

Bu aralar iyiden iyiye
dışarı çıkma, eylenceye gitme
hele Taksim'e gitme olayında
yine yoğun fobilerim var.

Mümkün mertebe oturuyorum yerimde.

En büyük fantezimse
monitörümden geçen dünya...

Aksi gibi de bu cumartesi
yakın bayan dostumun yaşgünü var,
hem de o cıvık cıvık Taksim'de!..

Neyse ki işin içinde onun tehditi de var;
kaçamam...

Şimdiden telkinlerime başladım!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

25 Eylül 2007 Salı

Ol'dun mu?

Hiç
sana verdikleri

verecekleri,
elde ettiklerin
ve elde etmek istediklerin için
şükretmenin dışında
O'na
sadece varolduğun için,
hatta sadece zevk için
şükrettin mi?..


ve sonra başka birgün
bu şükrün
benliğindeki tatlı rüzgarlarını da aşıp,
sadece
sessiz
hiçbir şeysiz
dingin
ol'dun mu?

gerçekten ol'dun mu?..

O zaman hayat senindir
hem de sonsuzca...


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

23 Eylül 2007 Pazar

Fetişizm Sağolsun

Bereket
şu tesettürün
ayak fetişistlerine dokununan bir yanı yok.

Şimdi
istedikleri her yerini kapatsın kadınlar;
yüzleri, gözleri, seksi dudakları,
kalça oranları, bacakları, basenleri
adam akıllı gizlensin, örtülsün.

ama
mutlaka bir yerde, bir zamanda, bir nedenle
ayakları görünür açıkça hepsinin
ve hiçbir ayıbı da olmadığından normalde;
mis gibi yine geçer dalgalarını

ayak fetişistleri!..

Fetişizm sağolsun!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Huzurumun Tarifi

İnsanlar dışarı çıktıklarında
kabuğuma çekilmek...

Onlar kabuklarına çekildiklerinde
dışarı çıkmak...


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Bırak Şair

Bırak, şair her seferinde
ruhunu okşamasın,
istediğin yönde koşmasın,
nezaketle dokundurmasın,

kabalık da etsin.

Bırak, şair arada bir
dilediği kalıplara bürünsün,
onları deneyimlesin,
tadına varsın.

Bırak, şair dediğin insan
hep yanında durup, elinden tutmasın.
Biraz özgürce bazen
tarzından, dilinden, sesinden sapsın.
dilediği olsun.

Bırak, şair
umduğun rüzgarların tersine
bazen sana
fırıtınalar yollasın.

vardır bir bildiği...


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

22 Eylül 2007 Cumartesi

Geçti Benden

Artık geçti benden
bu dünyanın

bu insanların pis kokusu;
kim ne dese boş...

Eşşekler gibi bilgisayarıma kapanırım

geceleri;
en güzel pozlarla
en güzel kalitede çekilmiş resimlerini izlerim
abide kalçalı tanrıçaların.
Hepsinin güzelliği önünde eğilirim
elimdeki puronun eşliğinde...
Fondan gelen o huzurlu
rutin
alışılmamış monotonluktaki ambient
kadının kokusuyla birleşince
ne de dayanılmaz olur heyecanım!..

Artık geçti benden

bu dünyanın
bu insanların pis kokusu;
kim ne akıl verirse versin,
kıçımla dinler, arkasından gülerim!
siz mi vereceksiniz bana sanki
bir türlü oturtamadığınız o aklı deyip,
üzerine geceler boyu şiirler patlatırım,
dalgamı geçerim.

Artık geçti benden
bu dünyanın
peşinde koşulan o aptal gözboyamaları.

Ben kendi zevkimin doruklarındaki
o dayanılmaz rüzgarlara yelken açmayı
herkesten çok bilirim!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Sigara, Puro ve Kadın

Hergün
sık sık içilen
içtikçe kendine alıştıran sigara gibidir
bazı kadınlarla sevişmeler.

Su gibi gidiverir düzenli.
Kolaydır içimi,
boğazı yakmaz,
mideyi bulandırmaz.

Öyle hergün değil,
ayda bir,
bazen altı ayda bir içilen,
içildimi
boğazda, midede ağırlık bırakan,
yoğun dumanlarla adamı efkara boğan
kallavi puro gibidir
bazı kadınlarla sevişmeler.

Kaldıramazsın bu radikal heyecanı hergün
ayarını ona göre yaparsın.
tadı damağında kalır
ve ağzından tamamen gidene kadar
o ağır tat,
bir daha çağıramazsın.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Gayrimenkul Sanatkarları!

TV'de haberlerde izledim:
Efendim ünlülerimizden bazıları
gayri menkule yatırım hastasıymış!?..

Bu arada sayıyor spiker isimleri;
zaten hepsi bir numara olanlar,
en üsttekiler...

Lan salak karı!
Ben de popülerliğin en üstündekilerden olsam,

ekranlarda, konserlerde boy göstersem,
paralar nehir gibi aksa bana doğru;
ne yapacağımı şaşırmamak için
eve, yata-kata, boka-püsüre yatırırdım!..

Ne yani?
hobi mi sanki bu?!..
büyük bir yetenek

bir kendini geliştirme mi?

ha!.. ticaret düşkünleri desen anlarım?..

Öyle bir bahsediyor ki karı TV'de;
sanki muhteşem buluşlar yapmışlar gibi,
insanın siniri oynuyor az da olsa...

Sakin ol Ömer
sakin...
sakin ol...

Sana ne onların saltanatından!..
Bak sen işine...


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

21 Eylül 2007 Cuma

Umutsuzluğum

Umutsuzluğum
sadece ülkemden yana değil,
Amerika'dan

Almaya'dan
Rusya'dan
İngiltere'den yana değil,
insanlıktan...

Zanneder misin ki bu yanlış yolun
o ilk niyeti;
bazı ülkelerden,
bazı kıtalardan,
bazı kesimlerden?

O ilk niyet, o ilk tohum
insanlıktan...
soluk alıp-veren herkesten!..

İşlenen zalim cinayetler,
yenilen onca hak, hukuk,
sayılmayan insan
sayılmayan emek
sayılmayan güzellikler
ondan, senden, benden
yanımdakinden, parçamdan
insanlıktan...

Umutsuzluğum
sadece ülkemden yana değil,
insanlıktan...


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

20 Eylül 2007 Perşembe

Ufak Oyun

Bu oyun çok ufak...
Bu oyun çok ufak...
sadece biraz karışık
size göre herşey;
bize göre anlaşılmaz...

Bu oyun çok ufak...
Bu oyun çok ufak...
sadece biraz karışık,
ama gökkubbe dediğiniz
koca tek bir fanus,
en tepede tek bir nokta...

Bu oyun çok ufak...
Bu oyun çok ufak...
Size göre çözülmez,
sonsuz...
bize göre anlaşılmaz...

karışıklığından değil,
bir türlü yüzeyi bulamadığınızdan...

Bu oyun çok ufak...
Bu oyun çok ufak...
ve siz;
bu oyunda çoktan
kayboldunuz.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Makatına Taksan Kamerayı!

Yok kardeşim olmaz
faydası olmaz!..

İster otobanlara tak kamerayı
ister ara sokaklara, bar kapılarına,
yatak odana, paspasına

faydası olmaz!..

yok kardeşim
boşuna avunma...

İster ayakkablarına tak kamerayı,
ister göz kapaklarına,
ağzına, bademciklerine,
göbek deliğine, makatına

faydası olmaz!

kendine, başkasına, yaratana saygın kalmamış
o kameralarla doldursan bütün şehirleri,
ülkeyi,
hatta şahdamarına gömsen bir tane de

faydası olmaz!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

16 Eylül 2007 Pazar

Evrenin Saati

Geçin dalganızı siz toptan,
az bir vakit varken henüz!

Toplaşın öbek öbek,
örgütlenin kendinizce,
ek felsefeler
hayat görüşleri üretin,
birleşin-ayrılın,
dağılın-toplanın.
Dernekleşin, sınıflanın
kategorilere bölünün.
geçin dalganızı bir süre daha!..

Evren'in saati hiç kaçırmaz,
şüphe etmez,
kimseyi iplemez,
kimseye göre davranmaz!

geri sayım çoktan başladı!

Siz yine kendinizce toplaşın öbek öbek,
kara sayın bazılarını

ve kendinizi ise tek beyaz...
Alkış tutun karşılıklı
size uygun olanlara.

Gruplaşın, isimlere bölünün,
yalandan mutlu olurken
kendi formüllerinizi pazarlayın!


Geri sayım çoktan başladı
ve plan işliyor!

Evren'in saati kimseyi iplemez!


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Önemlidir Ayaklar

Bazıları için önemlidir ayaklar,
ayakkabılar,
belki bir tasma

köpek gibi...
kemer bir adet...

bazıları için önemlidir

o ayakların altında harcanacak
zavallı bir köle kişilik...
acı çekiyor gibi görünse de suratı
aslında başka tür bir zevkin pençelerinde,
başka tür bir meşkte, bir teslim oluşta
zavallı köle...

Bazıları için önemlidir ayaklar,
ayakkabılar.

Hiçbir şeye değişmezler bu ikiliyi.
ne adam gibi bir sekse,

iyi niyet gösteren bir ele,
yardıma...

Zaten harcanmakla karşılanmıştır ihtiyacı
zavallı kölenin.

ama şu bir gerçek ki;
bu işin alevlenmesi için,
o ateşin orta yerine hem o köle gerek,
hem de harcayan sahip...



Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman





























14 Eylül 2007 Cuma

Ötmez Buralarda

Mevkiin, sıfatın, ismin-cismin,
havan, cakan, kibirin,
kartal bakışın
ancak kendi mevkiinde öter.
Yanıma geldiğinde
masama oturduğunda
sesin gelmez kulaklarıma...

Katmanlar arasında süzülmüşken ben,

kardeşleşmişken varlığımla,
bütün varolanla;
boyunun uzunluğu,
sandalyenin rahatlığı,
konforun,
o asil bakışın, lafların,
yer bulamaz boşluklarımda...

İçimdeki huzurun sahibi sadece kardeşlerim...
kulaklarımdaki coşkulu müzik, dans, ninni

ve ağıtlar
sadece varolanın ta kendisi...

Katmanlar arasında süzülmüşken ben;
Mevkiin, sıfatın, ismin-cismin,
havan, cakan, kibirin,
kartal bakışın
ancak kendi mevkiinde öter.

Gıyabında yaşanır bu coşku,
bu mutluluk,
kardeş acısı,
ağıtların yükselen sesi...
hiçbiri gelmez sana kadar.

Mevkiin, sıfatın, ismin-cismin

ötmez bizim buralarda.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Geçirimsizleşiyorum

İnsanın yaşadığı herşeyden
görüştüğü herkesten

katman katman
bilgiler eklemesi gibi kendine;
kankimden de
çok farklı bilgiler ediniyorum.

İlle ilimle, irfanla,

kurgulu yaklaşımla olacak değil ya!?

Nasıl dümdüz gidilir kendi yolunda,
nasıl ileri bakılır doğrudan,
ışığı sarıya, kırmızıya çalanlar
isteğin dışında yoluna çıkanlar
nasıl hiçe sayılır
ondan öğreniyorum.

Nasıl, soğuk bir metal gibi
hiç duyumsanmaz soluk ışıkları,
sanki yoklarmış gibi
nasıl dümdüz geçilir gidilir
kendi yolunda...

ve hiçbirine borçlu olmadığından emin
nasıl hesaplar kapatılır insanlıkla
ondan öğreniyorum,
geçirimsizleşiyorum.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

13 Eylül 2007 Perşembe

Hit ve Tık

Belki internette bilgi’ye hizmet
pazarlarda mal satışına benzememeli?..

Daha çok nasıl satarım, kakalarım diye vatandaşa
ortalarda renklere boyamak gibi malları
Ve delice çığırtkanlık yapmak gibi,
daha çok hit alacağız, tıklanacağız diye
binbir şekle girip
eğilip, bükülmemeli insan?..

Bilgi’ye hizmet bu,
Mal satışına çığırtmak değil?..

Şu hit ve tık meselesini yani
internet çalışanları
tekrar tekrar düşünmeli.

acaba tıklanmakla
toplumun gelişmesi
gerçekten de alakalı mı?!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

12 Eylül 2007 Çarşamba

Kadının Krallığında

Ezildiğinde erkeğin arslanlığı
ve bir sürüngen olduğunda
kadının krallığı altında...
ve sürünürken onun ayaklarının altında
hiç şikayet etmeden,
zevkten kendinden geçercesine;
nasıl da izin vermenin, uymanın,
ses çıkartmadan
kuzu gibi boynunu eğmenin erdemi yüzeye çıkar!..

Ezildiğinde erkeğin arslanlığı
ve bir hizmetkar olduğunda
kadın krallığının altında;
nasıl da ayakkabısı ile aynı değere yükselir,

başkaları değeri düştü sansa da!..

Ezildiğinde gururlar, onurlar,
hizmetine geçtiğinde erkeğin arslanlığı
kendi avının;
nasıl da fetişistliğin yüceliğinde
herkesten ayrı bir noktada
sürekli bir zevk içinde olur.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

11 Eylül 2007 Salı

2007 Türkiyesi Fiil Çekimleri

Dertliyim,
dertlisin,

dertli...
Dertliyiz,
dertlisiniz,

dertliler...

Bıkkınım,

bıkkınsın,
bıkkın...
Bıkkınız,

bıkkınsınız,
bıkkınlar...

Madurum,
madursun,

madur...
Maduruz,
madursunuz,

madurlar...

Umutsuzum,

umutsuzsun,
umutsuz...
Umutsuzuz,
umutsuzsunuz,

umutsuzlar...

Tırlatmışım,

tırlatmışsın,
tırlatmış...
Tırlatmışız,

tırlatmışsınız,
tırlatmışlar!!!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

9 Eylül 2007 Pazar

Nereye Kadar?

"Nereye kadar böyle?" dedi yasak aşkına.

Ne demek nereye kadar?
Olduğu kadar,

gittiği yere kadar elbet!..

Aşkın başını-sonunu belirlemeye kalktın mı
sert taşa vurursun başını!..

Aşk büyüktür
ve serttir.
Delikanlı olman lazım.
Yasağında veya olurunda
bir kere yakalandınmı

onun dilinden konuşacaksın.
Onunla
onun hızında,

onun deliliğinde dans edeceksin.
Çok sorgulamayacaksın.
Önünü arkasını kesmeyeceksin.

"Nereye kadar böyle?" dedi yasak aşkına.

Yol uzun göründüyse eğer,
en baştan hiç girişme aşka.
Dayanamazsın...
Eğer değilsen onun deliliğinde, hızında;
malzemen yetersiz kalır,
aç-susuz kalırsın yollarda,
inecek uygun yer de bulamazsın
çünkü o ilk yerden çok da uzaklardasın!..

Aşk büyüktür
ve serttir.
onu ne geçmişinle,
ne şimdinle,
ne sonranla
tanımlayamazsın.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Arızalar Meclisi

Bazı meclislerin tam bir kaydı yoktur.
tek kişiliktir.
Her şey tek bir başkandan sorulur.

Bu tek kişilik meclis
tek başına
bazen vurdumduymaz
bazen incelikle
kendi seçtiği yollara sapar,
çukurlara düşer...
bazense büyük bir zaferle
kendi cennetinin bahçelerinde meşke dalar.

Bazı meclislerin tam bir kaydı yoktur.
Sadece bir-iki seveni bilir adresi
ve ara sıra o meclise uğrar.
onunla birlikte
geçici bir meşke dalar.

ve bu meclislerde
kanunlar sadece sahibinindir.
dinlemez
ikna olmaz
arlanmaz
ve edep tanımaz
sadece kendi olur.

kendi olur
ve misafirliğe gelenlere
kendi olmayı öğütler.

orada bütün mevcut
kabul görmüş bilgiler
önce çöpe atılır.
sonra süzgecinden geçenler
çöpten geri alınır
değerli yerlerini bulurlar raflardaki.

Bazı meclislerin tam bir kaydı yoktur.
tek kişiliktir.
Her şey tek bir başkandan sorulur.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

7 Eylül 2007 Cuma

Marilyn Manson

Hilkat garibeliğinin ötesinde...
Karanlıkla aydınlığın çılgınca sevişmelerinde
güneş tam batarken
karanlık yarasalar ortaya çıktığında
orada...
kesinlikle bir tören
bir kutlama vardı.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Neleri Gördük

Biz
ne resimlere,
ne filmlere
bakamayanları gördük.

Ne insanlardan, olaylardan,
aşklardan, sevgilerden
sekslerden utanananları gördük.

Biz
ne meslekleri, uğraşları,
esprileri, hobileri
işten saymayanları gördük.

gördük de
bu yüzden hepsini saydık,
hepsini sevdik,
gönlümüzde hepsine yer açtık.

biz bu yüzden "biz" olduk.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

6 Eylül 2007 Perşembe

Para Konuşur

Para konuşur
bu düzende
ne dersen de!..

364 gün rengarenk
resimlerle, mesajlarla dolu tişörtler giydim;
soran olmadı
bu nedir? ne der? ne eder?
neredendir? diye...

Kalan 1 gün ise
"Formula 1" tişörtüyle gittim işe.
hem de fanilaya yakın kalitesizlikte...

en az 5 kişi sordu deseni gören
burası hangi pist diye!..
hangi yarış diye!

topu topu 3 kuruşluk fanila,
arkasında firma logoları,
formula bayrağı...
önünde pistin haritası!..

tek bir bileti bile eşşek yükü diye
ilgi büyüktü deliler gibi!

Para konuşur
bu düzende
ne dersen de!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

3 Eylül 2007 Pazartesi

İşler Değişti

Eskidendi o...
Bir işini hallettirmek için
sıfat gerekirdi
beceri gerekirdi
işinin ehli olmak,
bilgili olmak
amacını ilimle, irfanla
anlatabilmek gerekirdi.

Şimdi işler değişti.

İşini mi yaptıracaksın?
Şişkin bir cüzdanın olsun,
biraz fiyaka
taşaklı tanıdıklar;
Hepsini hallettirirsin!


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Köklerine Lanet

Bilgelik yolunda
felsefeni ve farkındalığını geliştirirken
kendine göre
beyninde, psikolojinde
yükselmelere koşarken
ara sıra köklerine
ya da sana yakın herhangi bir şeylere
lanet okuyup
onlara meydan okumuyorsan,
onların hatalarının altlarını çizmiyorsan
kesinlikle samimi sayılmazsın.

ve gerçekleri tozpembe
perdelerle örtenlerdensin.

Bu durumda inan ki
gerçek bir bilgelik öğrencisi de
değilsin.

Köklerinden kurtulup
en baştan filizlenmen lazım.


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

1 Eylül 2007 Cumartesi

Hepsi O Kadar Gri ki...

Biliyorum Karakıçlı Kankim
seninle bir ilke daha imza attık.

Bu kokuşmuş gezegenin

kokuşmuş düzeninin
kokuşmuş
bıkkın
ilhamsız onca iş insanı arasında
bir fark daha yarattık.

Kaç kişi
zevk aldığımız işlerimize ve
özellikle de muhabbetimize
bir an önce girebilmemiz için
hafta başlasın artık diye
söylenir durur

ve haftasonu
birbirini telefonla arar?!


Kaç kişi
beynindeki yatırımı
daha fazla paraya, daha fazla konfora değil de
aramızda cereyan edecek
kendine hayat bulacak
iki çift daha lafa yapar?!

Biliyorum Karakıçlı Kankim
biz artık seninle burada değiliz.
Sonsuz karmaşanın
sonsuz fonu olmuşların ön planında
mutlu hareket eden
iki ışığız.

ve inan
hepsi o kadar gri ki!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)

www.antoloji.com/omer_dalman

Teskin Edilmiş Kuş

Erkek, normal şartlarda
hiç de aletine hakim değildir.
hangi dişiyi görse
"çaaat!"
pantolon altında hareketlenme...

Olmadık duruşlardan,
frikiklerden,
rujun, ojenin renginden
bacak bacak üstüne atışlardan
tahrik olur.

Her an saldırmaya hazır
sinirli bir delikanlıdır aleti...
Düşünmesine hiç gerek yoktur
bu dirilişler için!

Ancak sakinleştirici
teskin edici aldığında bir ölçek;
harekete geçirmek için aletini
düşünmesi, hayal etmesi gerekir kuvvetlice!
Çünkü 50 yaşın olgunluğunda gibidir.

Her dakika bir savaş halinin hazır paniğinden
kapıdışarıdır artık.
ve işte böyle durumlarda
gerçekten seçici olması gerekir
rezil olmamak için!..

Olgunlaşmış, teskin edilmiş kuş
artık yuvaya her yaklaşana ötmez
ötemez!


Ömer Dalman (Eylül 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Familyaca!


Lan siz nasıl bir zırvasınız?!

En büyük potu kırarsınız,
hata besbelli sizdedir familyaca...
alınma hakkımı kullanır,
çaresizce yaparım sitemimi,
sonra sesler kesilir,
kuyruğunuzu kıstırır gidersiniz
sanki bizmişiz gibi suçlu
ne selam kalır, ne sabah
familyaca!..

Başka bir gün
delirtircesine başka bir hata yine
sizden...
Bu sefer dayanamam
eser miktarda kalmış onurumdan olsa gerek
patlatırım lafı en ince yerinden.
haa! bu sefer fırsat geçti ya elinize;
sanki bizmişiz gibi suçlu
yine kesilir selamlar, sabahlar
familyaca!..

Ama bize gelince sıra
en ufak hatada bile
özüre zorlanırız
iğrenç bir politika desteğiyle!?

yani size karşı
iyilikte, kötülükte,
hatada, jestte, mimikte,
dil sürçmesinde,
hayatta-ölümde
hep suçlu biziz
ezilmelerde
familyaca!..

E o zaman biz ne yapalım
bi deyin bakalım?!

Çoktan damgalamanın ince amacındasınız bizi

familyaca!..


Ömer Dalman (Eylül 2007)

www.antoloji.com/omer_dalman