8 Kasım 2008 Cumartesi

Yaşamayı istet

Yaşamayı istet bana
ölmeyi değil!

Her uykuya yattığımda
hoş görünmesin bana Azrail.
Onun şefkatli orağına dayamayayım boynumu;
senin yaşam dolu omzuna koyayım kafamı.

Bil sorumluluğunu benimle olmanın
ve bir çocuk gibi bazen
incecik sev beni
kırılmayayım diye
üzerime titre.

Anla bu koca adamı;
usta ol biraz
ince ayar yaşa...

Yaşamayı istet bana kadın
ölmeyi değil.

Dışarı
o acımasız oramana çıktığımda hergün
dermansız bırakma akşamdan beni,
akıllı ol
kadın ol
destek ol...

Yaşamayı istet bana
ölmeyi değil.


Ömer Dalman (08.11.2008)
www.antoloji.com/omer_dalman


2 Kasım 2008 Pazar

Yalnızlık Çaldımı kapını

Yalnızlık bir kere çaldımı kapını
boyun eğeceksin şüphe etmeden.
Düşünmeyeceksin
kapılsam mı, kapılmasam mı diye...

Varsa ihtimalin aklında
karınla, sevgilinle, dostunla takılıp
uzak kalmak için yalnızlıktan;

kanmayacaksın.
Sadece boyun eğeceksin yalnızlığa...

Pek çetindir yalnızlığın çağrısı.
Dinlemez pazarlık, teklif.
Sonuç noktada gelir kapına
kesin vuruşlarla yumruklar kapını
ve o gece
illa ki seninle konaklayacaktır.

Ruhunun alarmıdır her bir çağrısı yalnızlığının.
Kulak vermedin mi;
gitti zannedersin kapından
ama izini bırakır paspasına
ve sen her çıkıp gittiğinde evinden
üzerine yükünü koyar.

Koptum zannedersin ondan
özgürüm dersin gürül gürül

ama
o en sosyal anında,
belki bir kutlamada veya
sevgilinle bir sevişmenin ortasında
ansızın çıkıp gelir tekrar
bu sefer kapını kırarcasına!..

Pişman olursun, ama çaresiz...
Doğrultmaya çalışırsın sonra günlerce
ruhundaki depremleri.
Daha zordur bu sefer işin...

Yalnızlık bir kere çaldımı kapını
boyun eğeceksin şüphe etmeden

ve hemen açıp gönül kapını
içeri alacaksın onu
bütün samimiyetinle...


Ömer Dalman (02.11.2008)
www.antoloji.com/omer_dalman



1 Kasım 2008 Cumartesi

Yapabilecek misiniz?

Kızgın maşalar düştü
bu topraklara.
Biliyor herkes
açıkça düşürüldü zaten.

Ama
ağalar, babalar
aydınlamaya varmaksa amaç
ruhlarda;
tamam
bu da bir yöntem...

Engellemek aykırı olanı
marjinali, açığı-saçığı
kötü denilene fırsat vermemek...
Hepsi bir tarz, bir yöneliş
bir terbiye mekanizması ruha...

Ama
nedendir milyonları
beyinleri,
bu ruhları
aynı kaba sokma çabası?

Kızgın maşalarla yöneltmek nedendir
ruhları
'doğru olana'?

Kesmekle biçmekle düşünceleri
düdüklü tencerede hapsetmekle beyinleri
arzuları, dürtüleri
daha büyük dert almaz mısınız
başınıza?

Patlamaz mı birgün bu buhar dolu tencere?

Haydi bırakın patlamasını da;
özgür doğan onca ruhun kaderine
el atmanın hesabını kızgın maşalarla
verebilecek misiniz birgün
Hakka? ..

Taşıyabilecek misiniz bu yükü
ağalar, babalar, aydınlar?
Yapabilecek misiniz?


Ömer Dalman (25.10.2008)
www.antoloji.com/omer_dalman


Tamam Kapatın!

Tamam
anladım sizi...
anladım korkaklığınızı
beyin hapislerinizi...

Anladım derdinizi
düşmanlığınızı
özgürlüğe...

Tamam
anladım sizi
ucuzluğunuzu
hesaplarınızı
ana planınızı
anladım...

Kapatın bütün pencereleri
kapatın güzellikleri,
engelleyin düşünceleri
özgürlükleri
kapatın!

Kapatın beyinlerinizi
beyinleri...
Bütün özgür çiçekleri
güzel kokuları
aykırılıkları
taşıyamadığınız o kelimeleri
şarkıları, öyküleri
kapatın! ..

Kapatın özgürlüğün son örneği
internet sitelerini bir bir
kapatın!

Bakalım
hepbirlikte
boyumuz arşa mı varacak,
cehennemin dibini mi boylayacak? !

Kapatın! ..


Ömer Dalman (25.10.2008)
www.antoloji.com/omer_dalman