29 Aralık 2007 Cumartesi

Gel...

Bütün merakların
ilgilerin
hobilerin, yeteneklerin,
düşüncelerin bittiği yerde bekliyorum seni.

Derman yok
hız yok
yavaşlık yok,
neyse oyum işte artık
gel...

Sıyrıldım işte herşeyimden
tıpkı dediğin gibi;
geldiğim gibi buraya çırılçıplak
hazırım geri dönmeye
oyalama daha fazla ne olur
uydum sana çoktan,
gel...

Bir yerden sonra ne değeri kalır ki?
süre doldurmaya girer yaşadığım.
Oyalandığım kadar bu saçma-sapan oyunla
başka bebelere hayat ver
haydi bekletme artık beni ne olur
gel...


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

28 Aralık 2007 Cuma

Kölenin Kendinden Vermesi

Kendini çeşitli şekillerde hatırlatıp
özverilerde bulunmalıdır efendisine karşı
felsefesi olan bir köle...

Ona olan bağlılığını göstermesinin
bir başka biçimidir
ona bir şeylerini vermesi...

Aksi takdirde o sadece
"sıradan insan" damgasını yer.

Bir köle içinse bu damga
dayanılmaz bir şeydir
cehennem alevlerinden de beter.


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

27 Aralık 2007 Perşembe

İçten Dışa

Herşeyi dışta yaptınız
içleri hep boş bıraktınız,

olmayanı da boşalttınız!

Şimdi artık çok geç;
çekildi görünmeyen ipler
ne kadar uzansanız yukarı
boş...

Bürokrasi, eğitim, öğretim...
İşleriniz, sosyalleşme
modernleşme çabalarınız,
pahalılaşan modifiyeli eğitim kürleriniz
boş...

Herşeyi dışta yaptınız
kendinizden olanı
hep
başkalarına bıraktınız!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Aynı Terane

İzliyoruz
lanetleyerek hepsini

gazetelerde, haberlerde...

İmansız, Allah'sız, vicdansızlar!!!
Bugün 90.000 YTL verirler el altından
kaçak bir böbreğe,
belli mi olur
yarın gereğince adam keserler
300.000 YTL'ye!

Hepsi anlatılır TV'lerde, dizilerde
herkes dayanır arkasına
seyreder keyifle
içkiyle,
ama ertesi gün çıkarız sokağa
yine değişen bir şey yoktur
yine aynı terane...


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

26 Aralık 2007 Çarşamba

Kafa-Göz Dalmak Lazım!

İteklemekle, tartaklamakla,
serzenişle, dürtüşlemekle

sözle olmaz!

Geçti artık...

Kibarlıkla
anlayışla
merhametle
alttan alıp
düzelecek demekle olmaz;

dümdüz üzerlerine gitmek lazım!
yer yer kafa-göz dalmak lazım!
asıp-kesmek lazım bal gibi...

Yoldan çıkmış sürünün çoğu
yalama olmuş
yaltaklanmış...
söyleyenler itelenmiş
akıllılar dışlanmış
yetenekliler köle olmuş;
kibarlıkla olmaz!

geçti artık...

Değerlere, yörelere,
ağalara, bacılara takılmadan
hem de hiç korkmadan
dümdüz dalmak lazım!

Yoldan çıkmış bu sürüye
tıpkı eskisi gibi
babalar gibi
kodu mu oturtan
tuttu mu kopartan
adilden de öte
adam gibi adam lazım
yaptırım lazım!

İteklemekle, tartaklamakla,

serzenişle, dürtüşlemekle
sözle olmaz dostum!


Bunların topuna
yolda-sokakta, yaylada
evde, binada, plazada
dümdüz kafagöz
dalmak lazım!!!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

23 Aralık 2007 Pazar

Dini Kapatmışlar

Dini apayrı bir yere kapatmışlar
hapsetmişler
üzerini de kilitlemişler kapının.

Tamamen kendilerinden ayırmışlar;
adına da "saygı" demişler.

Peki sevgiye ne oldu?..

Dini apayrı bir yere kapatmışlar
hiç dokunamayacakları kadar yüksekte
o karlı tepeye koymuşlar,
etrafını da cehennem ateşleriyle bezemişler.

Kimse yanaşamaz olmuş samimiyetle,
sadece uzaktan bakıp
saygı gösterir olmuşlar.

Peki sevgiye ne oldu?

Dini öyle dışlamışlar ki aslında kendilerinden;
yüreklerinden koparıp atmışlar,
uzaktan seyre dalmışlar
sıcaklığından bihaber.

Hayatlarına dahil edeceklerine
hayatlarından çıkartmışlar
kutsallığın yerini
o soğuk saygı almış!..

Peki sevgiye ne oldu?


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Lanet Yağdırmalı!

Medeniyetten
esip de buraya gelenlerin
trafiğimize çıktıklarında kendilerini
Vietnam'dan
veya balta girmemiş ormanların
goril savaşlarından daha beter savunmasız
daha beter şaşkınlık içinde bulmalarına
şaşmamalı!..

"Böyle bir trafikte siz nasıl yaşıyorsunuz?" diyerek
şaşkın maymunlar gibi gözlerini

üstümüze dikmelerine,
türünün tek örneği tavırlarına
şaşmamalı!..

Biraz medeniyet görmüş ülkelerden
esip de buraya gelenlerin
"Yandım Allah!" dercesine dörtnala
ülkemizden kaçmalarına,
bizi
otoritesizlikle
disiplinsizlikle
kuralsızlıkla
vahşetle itham etmelerine
şaşmamalı!

Ve her gece yattığımızda
bütün bunlara izin verenlerin
"beter olmalarını" dua yapmalı!


Bununla yatıp, bununla kalkmalı!
Her nefeste
bu cennet vatanı
bu hallere sokanlara
lanet yağdırmalı!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Bırakın Yaşasın Gariplerim

Satın alınmıştır
programlanmıştır
rotalandırılmıştır en tipsizinden
iş yeri çalışanlarının duyguları,
tepkileri
hatta pek bir gerçek saydıkları
arkadaşlıkları...

En komiği ise
kendileri bile inanmışlardır salakların
kendilerinin doğru
samimi olduklarına!?..

Oysa ki gerçek artık öyle uzakta ki
onlara!..
Bilselerdi
dizlerini mi döverlerdi,
başlarını duvarlara mı vururlardı,
yoksa köprüden mi atlarlardı
bilinmez!

Çökene kadar bu sistem
yalanlar yüzeye çıkana kadar
yüzlerine karşı;
devam yalana,
devam dolana,
devam rollere,
sahte yakınlıklara!

Amaç; yürüsün bu kokuşmuş gemi
öyle ya da böyle...
Ta ki ortada öylece
doğrularını taşıyamaz benlikler
dımdızlak kalana dek...

Satın alınmıştır
programlanmıştır
rotalandırılmıştır en tipsizinden
iş yeri çalışanlarının duyguları,
tepkileri
hatta pek bir gerçek saydıkları
arkadaşlıkları...

Kar desen yok aslında
gerçek desen dama atılmış çorabı;
yaşar gider gariplerim!

Bırakın yaşasınlar bir süre daha

gariplerim...


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

22 Aralık 2007 Cumartesi

Hayatın Devamını İstemek

Önemi yoktur pek de
hayatlarının devamını isteyip istememelerinin
Kader Kurbanlarının.

Sefiller gibi de yaşarlar,
krallar gibi de...

Sonunda da ölürler giderler
şaşaalı törenlerle de gömülürler,
tek bir insan tarafından hatırlanmadan da...

Sürekli nihai kaderinin örgüsündedir Bilge.
ve hayatının devamını isteyip istememesi
gayet önemlidir,
belirleyicidir.

Çünkü her zaman
kendi kaderinin planlayıcısıdır Bilge.


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

21 Aralık 2007 Cuma

Kadının Böylesi

Bağladı ya artık bir kere
kendini derin felsefeye;
artık bakışları deli,
dikkati son gaz
adrenaliniyse olur olmaz!

Rahat konuşamaz artık
düz insan gibi;
ille takacak her kelimenin ardına kulbu!..

Kesintisiz muhabbet ne mümkün hele onunla!
İki ileri-bir geri modunda artık;
söyleyip de geçmek yok artık lafı!
Derinliğine inme güdüsü sarmış her yanını,
o düz
doğal
tatlı muhabbetin üstüne
felsefe şartlanmaları kapanmış bir kere
artık doğal da olamaz!

Burnundan getirir muhabbet isteğini,
pişman eder adamı kadının böylesi!
Kazanmayı umud etmişken ruhlardan yana
tam tersi olur zavallıma hem de!
Yüz çevirir herkes,
fazla elektriğinden çarpılmamak için
yollarını bile değiştirirler de
çaktırmazlar!

Biraz düz insan olmasını hatırlatacak
kimse kalmamıştır etrafında
buz gibidir tavırları
felsefeden geçilmeyen
soğuk enerji fırtınaları içinde benliği...

Aslında insan doğallığını keşfe çıkmış bu zavallı;
en baştan boka sarmış,
şartlanmış, takıntılara batmış.
Kimse de kurtaramaz...

çözümsüzlükte kutsanmanın aldatıcılığında
kadının böylesi...


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

20 Aralık 2007 Perşembe

İş Hayatı ve İt

Hadi or'dan;
şaka yapmış
aslında niyeti iyiymiş
arkadaşçaymış!

Hatrını sorarmış,
daha sık eposta atarmış
bayramda-seyranda ihmal etmezmiş
mevkiiyle ilgisi yokmuş.

lan yürü git!
bari yüzünü kızartma
adam gibi "yalan" ol!..
gerçeğe hiç sulanma!

İş hayatıymış
gönülleri kırmazmış
bütün yüzlere gülermiş,
ama arkasından atış serbest;
paso giydirirmiş!
İşler böyleymiş
dünyaymış
orman kanunuymuş.

Hadi or'dan it!!!
İş Hayatı denen yalan-dolan
besbeli hepinizi ele geçirmiş,
allamış-pullamış
yalana bulamış.

Ha o bahsettiğin samimiyetiniyse
külahıma anlat
sonra yanaşma bir daha bana sakın
durma
yürü git
it!!!



Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

İkna Edemedim

Alemleri gezdim
kürelerle oynadım
kıtaları, şehirleri,
köyleri gezdim.

İkna ederim zannettim
hatırlatırım zannettim
ama hiçbirine
insan'ı hatırlatamadım.

Ruhları gezdim
gönülden gönüle süzüldüm
sihirli kanatlarımı
sakınmadan
sürekli çırptım;
yüzlerine özenle
rüzgarımdan bahşettim
esirgemedim.

Hatırlatırım zannettim

ama bir tanesine bile
bilmek istediklerinden fazlasını
veremedim.

Yılmadım,
son perdeye kadar
hala ümitteyim
kendimdeyim
alemlerin özündeyim.

Ama tek bir tanesin
i bile
yine de
ve hala
çocuksu samimiyetime inandıramadım,
umduklarından fazlasını dilemeyi
çocuk gibi saf olmayı
öğretemedim

ve
bir tanesine bile
kendilerini anlatamadım
ikna edemedim.


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

17 Aralık 2007 Pazartesi

Masuma Döner Yüzler

Bilmeden
neye hizmet ettiğinden bağımsız
ne salakçadır hareketleri
bilinçsiz negatif ruhların!

Ürettikleri negatif bile
havada kalır
kendileri gibi
mesnetsiz
inançsız
kimsesiz...

Bilerek nereden geldiğini
ve neye hizmet ettiğini,
ne akıllıca ve muzafferdir
onlarla savaş uğruna
negatif kılıçlarını, kalkanlarını
kuşanan aydınlık savaşçılarının
kin dolu bakışları!..

Ve inanın bana
bittiğinde bu yüzlerce yıllık savaş
kalkar kılıçlar kalkanlar rafa
masuma döner o kin dolu yüzler
yeminlerindeki gibi...


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Sizin Seçiminiz

Yalnızca kendi kendinin bilgesi olabilmişlere...

Kendinize son noktada
seçiminizi yapmadan şunu sorun:

En yukarıdaki tepeye oturma imkanını gördünüz artık
kendinizde.
Benliğinizin en üstteki size bakan hali...

"Benden bu kadar" deyip
bütün ihtişamınızla
geldiğiniz yere geri mi döneceksiniz,

yoksa
savaş alanında kalıp
bütün ihtişamınızla
bu kavganın zafere dönüşmesine
aracı mı olacaksınız?

İkisi de hakkınız...
Bizim için farketmez.

Sizi hep sevdik
seveceğiz.


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

14 Aralık 2007 Cuma

Tırlatmış Psişikler

Tırlatmış Psişiklerin halleri başkadır!
Bir laf anlatırlar
gözünü kaçıramazsın
sağa sola kaykılamazsın
soru soramazsın;
konsantrasyon düşüklüğüyle suçlarlar!

Hata edip sordunmu bir soru
laflarını anlatırlarken;
açtıkları parantezlerden
konunun sonu gelmez
bin türlü savunmaya geçerler
sorduğuna pişman olursun!

Tırlatmış Psişiklerin halleri başkadır!
'Taktım ben bu işe' triplerinde debelenirlerken,
düz gitmek varken evrimde, bilgelikte;
kendi kendilerine engeller,
tuzaklar koyarlar
işleri daha da karıştırırlar
sonra kendi karmakarışık açıklamalarıyla
çözüm ustalarını oynarlar
herkese yaşam koçu olurlar!

Tırlatmış Psişiklerin halleri başkadır!
İyisi mi sen bulaşma pek onlara.
Oynasınlar kendi kumlarında
kasıla kasıla
kaza kaza...

Dümdüz
sade
ilerlemek varken evrim, bilgelik yolunda
en çok da onlar frenlenirler!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Maceraperest

Yaratıcı'sına yakınlaştıkça insan
kendisine yakın olanlar bile

bir boz-yap gibi yer değiştirirler.

Yakın bildiklerinin çoğu kaybolurlar gözden.
Yerlerini diğer parçalarına bırakırlar
boz-yapın.

Ummadığı parçalar

konuverirler bütün sıcaklıklarıyla
en yakınına...

Gerçek ailesi belirir gözlerinin önünde.

Önce kendini dahi tanıyamaz olur maceraperest.
O kadar uzaktı ki çünkü kendi yüzüne bile!

Yaratıcı'sına yakınlaştıkça insan
dirsek temasları değişir
yoldaşları değişir
kankaları değişir de
kendi bile inanamaz ilk başta!

Kimi meceraperest
tümüyle yalnız kalır yolun ortasında
ve ummadığı anda
ne güzeldir ki,
kader ortakları beliriverir.

Ama bu dünyadan
ama yakınlarından
ama çok uzaklardan...

ve anlar ki maceraperest;
hiç kimse yalnız değildir.


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Bırak Anne Dağınık Kalsın

Biliyorum Anne;
sen korumalardasın
toplayıcılıktasın
birleştirmelerdesin.
Bu senin doğan...

Ne kadar da iyisin!

Ama inan bana
herkes böyle değil,
herkes toplamalarda değil.
Herkes senin gibi hiç değil!..

Yapma Anne
biraz da Deli Oğlan'ı dinle...
Sana karşı boynum kıldan ince bundan böyle
ama yapma
ne olur,
karşı çık isyanıma
bük boynumu gerçeklerine karşı ama
dönüp gidince arkanı kendinle
dediklerimi biraz dinle.

Biliyorum
sen korumalardasın
dağılmışları toplamalardasın
işin birliğindesin,
ama anne
inan bana
inan bana herkes böyle değil,
ondandır Deli Oğlan'ın isyanları.

Anne...
Bırak dağınık kalsın biraz da
lütfen anne!..


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

13 Aralık 2007 Perşembe

Jiletli Tel Ayıları

Delirmiş bunlar!
İmanlarını, inançlarını,
vicdanlarını
merhametlerini
insanlıklarını unutmuşlar!

Çocukluk günlerini,
çocuklarını,
akrabalarını
tarihlerini unutmuşlar!

Delirmiş bunlar!
İmanlarıyla birlikte
komuşuluklarını da bırakmışlar!

Bugün
bu şehrin en seçkin semptlerinden birinde
yani 4 Levent'te bir sitede
blokları birbirlerinden
"jiletli teller"le desteklenmiş
parmaklıklarla ayırabiliyorlarsa;
ben buna
"insanlığın öldüğü an" derim!

Üstelik de ayı oğlu ayılar
göz hizasına bile
jiletli telleri koymuşlar!

Lan sizin çocuğunuz yok mu?
Ayağı kayanınız, dengesini kybedeniniz yok mu?!

Şehirde
hem de aynı sitenin blokları arasında
neyi engelliyorsunuz?!
Gerillalardan mı korktunuz?!
Teröristlerden mi,
gammazcılardan mı,
yoksa köpeklerden mi?!..

Ya da
kendinizden,
merhametsizliğinizden,
imansızlığınızdan mı korktunuz
birgün sizi de arkadan vururlar diye!?

Delirmiş bunlar!
İmanlarını, inançlarını,
vicdanlarını
merhametlerini
komşuluklarını
çocukluklarını unutmuşlar!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Seslendirenler Meşhurmuş

Olay olmuş hepsi basında
yayında, medyada!

Neymiş!?
Muazzam bir çizgi filmmiş!
Hem de seslendirenler de
şuymuş, buymuş, pek meşhurlarmış!

Bana ne?!..
Film iyi olsun da
isterse seslendirenler
kıçımdan olsun!

Sesin ismine, sahibine değil
etkisine, rengine
beni alıp götürmesine,
kendisine bakarım ben.

Ha! Konu onların para kazanmalarıysa
isimleri üzerinden;

onlar da haklılar tabii
ne diyebilirim ki?

Bütün Türkiye para toplasın
onlara verelim,
yine kalkınırlar!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

10 Aralık 2007 Pazartesi

Sanatım Kazanır

Yazmazsam uzun süre
sanatım zarara girer;
ruhumsa kâra...

Çeşmeden dışa akıtacaklarımı
gürül gürül
tümüyle içime çağlarım,
büyürüm
büyürüm
daha da büyürüm

durmam

ve
çeperlerimi yırtmam için işte
tek ihtiyacım olan da budur.

Ama dayanamam çoğu zaman;
yazarım...

ve sanatım kazanır.


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

7 Aralık 2007 Cuma

Bush-Mush Gelirse

Lan bana bakın
günün birinde ülkemize ziyarete
Bush-Mush bir daha gelirse,
kapatın yine yolları, otobanları,
girişleri-çıkışları,
hatta Boğaz Köprüsünü, ama
sakın adamı çiçek alacak malacak diye
yol kenarında indirip,
kaldırımlarımızda yürütmeyin!

Lan deli olmayın!
Kaldırımların da dibi sakat
bilirsiniz.
Adamın her attığı üç adımdan sonra
paçalarına sular sıçrar
oynar parke taşları da,
hokkabaza döneriz!

İyisi mi siz sakın ola ki;
Bush-Mush bir daha buraya gelirse ziyarete
yol kenarında indirip de,
kaldırımda yürütmeye kalkmayın!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Hastaneler de Hasta

Yer; Türkiye...
Zaman; 2007...

Duydunuz mu efendim?
Hastanelerimiz ağır hasta!..

Şaşırdınız mı peki?
Yoooo
Neden ki?..

Yolların altyapıları hasta,
parke taşları,
trafikteki herkes,
işyerlerindeki elemanlar
müdürler, genel müdürler hasta,
birbirini çekenler-çekemeyenler hasta da;
hastanelere mi kaldı şaşkınlığınız?!

bakın
öğrendik işte haberlerden bu sabah...
Mikroptan, bakteriden geçilmiyormuş çoğu!..

Oh maşallah!..
Vur gitsin yani ha bu insanlara?..

Daha durun daha durun!
Aslında hepsinin öncesinde,
bütün bu temel,
bütün bu dayanak,
beyinler, genler, ruhlar hasta deyince
günün birinde bir tanesi;
ona da şaşıracak mısınız?!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

5 Aralık 2007 Çarşamba

Usta Acı Veren

Onu uykularında
gün içinde yalnız kaldığı dakikalarda
hatta düşüncelerinde takibe almıştı.

Acı vermeyi misyon edinmişti,
verirken almayı da yaşıyordu,
her iki tarzı da çoktan
benliğine geçirmişti.

Bütün düşüncelerini de kendine kopyaladıktan sonra
düpedüz karşısına çıktı bir gece
etten-kemikten gibi göründü
hatta kısa süre için öyleydi de...

İnanılmaz çekici
peşinden sürükleyici
gözleri karşısındakileri delen türden
kozmik bir dişiydi.
Hem de aşkı
onun üzerinden seviyordu.
O, onun ilk insanıydı...

O da acı zevkini dünyada yaşayanlardandı.

Gecenin zifiri acılı karanlığında
ruhuna maksimum sıkıntıyla kendini belli etmişti.
Hiç direnmedi bizim oğlan.
Sadece büyük bir teslimiyetle
gözlerine dikti gözünü.
Kollarını açtı iki yana
sadece bekledi.

Ortada hiç kan yoktu.
Hiçbir alet-edevat da...
Ama yine de onun her tarafını
hatta bütün karanlık odayı
büyük bir acı sardı!

Dayanılmaz oluşu
en çekici tarafıydı.

Usta Acı Veren
ona o akşam
bütün hastalıkların,
dönüşü olmayan kanserlerin
kırılmaların acılarını
tek tek
zevk ala ala
zevk vere vere yaşattı.

Her seferinde bizim oğlan
bayılacak noktaya geldiğinde
boşaldı
boşaldı...

Ölmeden önce acılarla ölmenin
ötesinde eğlendi
zevklendi.

Onu kendi yurduna geri uğurlarken
gözlerini son kez onunkilere dikti.
Öyle mutluydu ki!..

Kim bilir bir daha böylesi acıları
yine o Usta Acı Veren'den
ne zaman isteyecekti?..


İzler bedeninde değil,
hayatboyu ruhundaydı.
Tadını hep taşıdı...


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

4 Aralık 2007 Salı

Çakalara Tutunma

Çıktı kolpanın kolpalığı ortaya
şaşaladı önce tümden
yiğince darbeyi yakın plandan,
toparlandı sonra yeniden
kolpa ya;
bir B planı yapması lazımdı!
Yaptı da...

Önceden yüzüne gülmüş yalakaları,
yalancıları
tek kalmama adına mücadelede,
sinsi bir gülücükle yanına çekti.

Hemen atladı onlar da
kıskançlıklarından.
Kim bilir ne zamandır peşindelerdi?..

Verdiler yalancı ellerini
sözümona birlik bilinci kurdular
ve huraaaaa! üzerime aynen...

Ama ne kadar toplanırlarsa toplansınlar
bir kilometreden belli
bakınca herkes anlar
Çakal Sürüsünü!..

yapabilecekleri en fazla;
cesedi eşelemek
kokmuş etlerden medet ummak...
ne olabilir ki başka
bu imansızlıkla,
bu yalancılıkla?!..

Çıktı ya kolpanın kolpalığı ortaya bir kere,
tutunacak düşmemek için,
tek kalmamak için
en yakınındaki çakallara!..

Zavallım zaten...
Görmez ki gafil gözleri,
çakallar bugün başkasını eşelerler,
yarın mideleri boşalınca
yanındakine çökerler!..

Sen sen ol;
düşsen de birgün
veya redde uğrasan da dostlardan
sakın çakallara tutunma!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Puştlar Çoğalmazdı!

Vakko, Beymen, Kiğılı, Sarar
Sabri Özel giymekle
marka marka dolaşmakla
adam olunsaydı;
bugün bu topraklar
zenginlikten coşardı,
çözülmemiş sorun kalmazdı!

O keçi sakalının altından pis pis
sırıtmakla millete,
dertlere körükle gitmekle,
dost eli uzatmaktansa
birbirine diş biletmekle dostları
işler çözülseydi
ortada bu kadar puşt çoğalmazdı!

Vakko, Beymen, Kiğılı, Sarar
Sabri Özel giymekle
marka marka dolaşmakla
iki tane kod
üç tane program yazmakla adam olunsaydı;
şimdi ne başımız bu kadar batakta
ne de bütün işyerlerinde
bu kadar puşt çoğalmazdı!

Bu güzelim topraklar çamura bulanıp,
her geçen gün elimizde patlamazdı.


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

3 Aralık 2007 Pazartesi

Kaz Tüyü

Aaaa üzerindeki mont ne senin?
Kaz Tüyü mü?..

Oooo! Kesin hiç üşümezsin karda bile!
Kaz Tüyü olayın en kral çözümüdür.

* * *

Ulan bırakın bu işleri
trendleri
modaları!

Uğraşmayın lan kazlarla!
Bırakın rahat dolaşsınlar

kesmeyin şeyinizin keyfine zavallıları!

Ya da biraz da başka hayvanlardan mont yapın
ısının!

Lan koskoca doğada bir kazlar mı şanslı?!
Diğer hayvanlar hep üşüyorlar mı anasını satayım!?
Ayılara, koyunlara, davarlara,
kokarcalara, katırlara ne oldu?!

Lan sırf inadına
çıkacağım birgün Taksim Meydanı'na
üzerimde "ayı" postuyla;
gram da üşümeyeceğim!..

Yürüyün gidin lan anasını satayım;
koskoca doğada bir kazlar mı kaldı?!
Adamı delirtmeyin
bırakın bu trendi, modayı!!!

Vallahi geleceğim birgün ayı postuyla!


Ömer Dalman (Aralık 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman