30 Eylül 2009 Çarşamba

O ayaklara ölürüm!

Ben o ayaklara ölürüm!
Altında kalır
saatlerce hiç sıkılmam
ezilir, büzülür

çileden sakınmam
ruhta yükselirim!

Ben o ayakları rahatlatmak için
kendimden veririm
serinletirim
masajlatırım
su olurum, sel olurum
banyodaki küvet olurum!

Ben o ayakları yüceltmek için
sana hiç dokunmam
altlarına halı
ezilen herhangi bir şey olurum.

Halıların kirlenmesin diye
seni yerlere bastırtmam
kulun, kölen olur
paspasın olur

yayılırım!

Ben o ayakları kendime
en güzel heykel ederim.
Müzik eşliğinde seyre dalar
kendimden geçerim

harcanırım!

Hele bir de güzelim
bilsem
o ayaklara bir kere dokunacağımı
ben o ayakların uğrunda
ölürüm
ölürüm
ölürüm!!!


Ömer Dalman (30.09.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman

27 Eylül 2009 Pazar

Herşeyden daha kutsal

Kelimelere, cümlelere
kurallı döşenmiş dileklere
belgelenmiş yakarışlara bakmaz gönlüm

gecenin
o tek kişilik yalnızlığımın ta kendisidir
gönlümden gelen hatta
ufacık bir çocuksu dilektir
benim duam...

Yalnız kalabilecek kadar farkındaysam kendimin
sorun yoktur zaten.
Hisler, duygular, yangınlar, baharlar dengelenir
barışırlar birbirleriyle
kendi alemimde
ve olacak dileklerin hesabı tutulur kendiliğinden
çıkıverir en yukarıya
ittirmeden kaktırmadan.

Kabul görmüş, belgelenmiş
ağızdan ağıza
elden ele eskitilmiş belgelerle
törelerle alakasızdır benim duam.

ve inan hepsinden daha özel, daha kutsal...

Kıçıma tekmeyi yeme pahasına Baba'dan
bu yolu seçtim ben en baştan.

Onun için artık kendimleyim
ve herşeyden daha kutsal...


Ömer Dalman (28.09.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman

8 Eylül 2009 Salı

Yine salı, yine pazar

Ne desem bilemiyorum bu kez?..
Salı olmuş günlerden.
Yenilevent'de
yine o girmeyi hiç istemediğim pazar...

İnsan insan insan!..

Hepsi yine aynı,
yeme derdinde...
Kimi masum, kimi akıllı
ama hepsi vampir...

Salı olduğunu anlamak bu şekilde
sıradan bir tüketici gibi man kafa...
Ne kötü...

Ama ben akşama yine iyi olurum inan.
Verilen cevher yaratılışta
bilirse açmayı insan
her zaman yanında
ruhunda
sıkıntında, sevincinde...

Salı olmuş günlerden yine.
O sıkıcı pazar...
Peynirler, meyveler, sebzeler
çerezler
bağırışlar, çığlıklar
kuru gürültü
tüketim kokusu!..

Ama
ben iyi olurum akşama...


Ömer Dalman (08.09.2009)

www.antoloji.com/omer_dalman

Yine salı pazarı

Ne desem bilemiyorum bu kez?..
Salı olmuş günlerden.
Yenilevent'de yine o girmeyi hiç istemediğim pazar...
İnsan insan insan...

Hepsi yine aynı,
yeme derdinde...
Kimi masum, kimi akıllı
ama hepsi vampir...

Salı olduğunu anlamak bu şekilde
sıradan bir tüketici gibi man kafa...
Ne kötü...

Ama ben akşama yine iyi olurum inan.
Verilen cevher yaratılışta
bilirse açmayı insan
her zaman yanında
ruhunda
sıkıntında, sevincinde...

Salı olmuş günlerden yine.
O sıkıcı pazar...
Peynirler, meyveler, sebzeler
çerezler
bağırışlar, çığlıklar
kuru gürültü
tüketim kokusu!..

Ama
ben iyi olurum akşama...



Ömer Dalman
(08.09.2009)

www.antoloji.com/omer_dalman

10 Temmuz 2009 Cuma

Hele Artık

Haksızken bile
yaptığımızda ters hareket
üstüne
küfürle, serzenişle dalarken birbirimize
haklıymış gibi küstahça
savunurken yine hakkımızı

sokaklarda kıyıda köşede
değişmezken hala birbirimize
birbirimizin eşyasına-şeyine
o öküz bakışlarımız

tek bir sinyal için bile yormazken
o küstah, pençeli ellerimizi
her yol dönüşünde
ve aksine
kornaya, flaşöre yüklenirken

iş yerlerinde
ofislerde, plazalarda
tepede-çukurda, gökdelende
yalan gülücüklerle yağlarken suratları
satarken arkasından dostları

çoğumuz
çoğumuz andırırken
dillenmiş hayvanları
organgutanı, gergedanı, mandayı

ne boka yarar ellerimizdeki i-phone'lar
telefonlar, laptoplar, desktoplar?!..
Evlerdeki plazmalar
setler, etler, götler,
bütün o konfor
insan edemedikten sonra bizi?!..

kalır mı farkı
silahı vermekten bir bebeğin eline
durumumuzun?

Geçememişken henüz
homurdanan hayvanları
dik dik, öküz bakışları
omuz atışları kaldırımlarda
neyimize bizim medeniyet?

Hele artık insan olalım!..


Ömer Dalman (10.07.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman




7 Temmuz 2009 Salı

Salla, Hiç Bakma!

Ayıplamışlar mı son yaptığın hareketi?
yakıştıramamışlar mı o tişörtü sana?
Kınamışlar mı ruhunun rengini
yaptıklarını
hem de o kadar yüzüne güldükten sonra?

salla gitsin
kaç para ki bakışları?
yürü git, hiç bakma!

Dümdüz
pürüzsüz
engelsiz
susuz-sabunsuz yaşamış çoğu
görmeden, bakmadan
detaya girmeden
sıradan
renksiz.

Alıp-vermenin
harcayıp, kazanmanın
çekirgeler gibi anlamları tüketmenin sıradanlığında
günleri mi eklemişler günlerine
buruşturup atmışlar mı koca bir hayatı?

sonra bir de
varmış gibi yedikleri bir bok
yandan mı bakmışlar duruşuna?

salla gitsin
arkana bile bakma
kaç kuruş ki ciğerleri?
yürü git, hiç bakma!


Ömer Dalman (07.07.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



6 Temmuz 2009 Pazartesi

Ilık Biralar

Aldı getirdi Hanım
talimatım üzerine 4 tane bira...

Baktım çiş gibi ılık hepsi de!?
Dellendim
ama kırmadım eline-ayağını
itelemedim, kakalamadım.
Ağır abilik sergiledim
vurgulaya vurgulaya gözlerine
iteledim biraları buzluğa
az bir serzenişle...

Bekliyorum şimdi
buz gibi olsunlar
dilime yapışırcasına da
alayım önüme arjantinin içinde
camışlar gibi zıkkımlanayım.
Akşamımı ışıklandırayım.

Belki sislenen akşamın perdesinden ötede
bir film dvd'de
ya da uymadı
kadın bacakları resmi geçiti
internette!

E daha ne?..
Nasıl olsa soğur birazdan biralar
ilerler dakikalar, saatler...

Alaçatı'da zıkkımlanan yeğene de selam olsun!


Ömer Dalman (06.07.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman




28 Haziran 2009 Pazar

Adı Lady Barbara




Yüzü çirkin
ama bir kalıp var ki kadında
abide, anıt, afet!..

Kalçalar yerli yerinde
bel dersen ona göre gayet ince...
Bacaklar hafif kaslısından
asla değil yeni moda çırpılardan!

Ve geliyoruz en önemli noktaya:

Bir ayak var kadında
o ortopedi, o kıvrımlar
ara ara kısmi izler
topukların yuvarlaklığı
kemiklerin düzgünlüğü
bileklerin cazibesi
inanılmaz!
Bir fetişist için öldürücü!..

Kurban etti yolunda yıllardır
binlerce fetişisti
o sert bakışlarıyla
internet dünyasında.

Kurbanlardan biri olarak
bu abide ayaklıya
bir kez daha sunuyorum şükranlarımı.

Adı Lady Barbara...


Ömer Dalman (28.06.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman




22 Haziran 2009 Pazartesi

Anasını satayım

İki gün önce
efkar bastıydı.
nedendir bilmem ama
o yüzden içtim
gürül gürül...

Sonraki gün
mutluydum sebepsiz...
o yüzden içtim o ucuz ama leziz
kırmızıyı...

Dün
haftabaşıydı
alabildiğine umutsuz
özgüven sıfır vaziyette uyandım.
Akşamı zor ettim işlerden...
Bitkinlikten içtim bu sefer de
kırmızıyı...

Tam
yeter artık
içmeyeceğim demiştim birkaç gün
ama bu sefer de
boşluktan içtim
ruha renk katsın diye!?..

Ben ne zaman içmeyeceğim
normal insan gibi diye
merak ettim sonra?!..

güldüm kendime
ne acizim ben
hayat karşısında?!

Ama boşver be, salla dedim sonra
sat hayatın anasını
dilediğin gibi dalga geç herşeyle.
Kafan güzel olsun bu akşam da...

Hayat onca tekmeyi sallamışken kıçıma
içip, içip dalgamı geçeyim
küfürler sallayayım
kadın resimleri indireyim internetten
en erotiğinden
bari sanalda tadına varayım
kokuşmuş hayatın
anasını satayım dünyanın
izzeti ikballe!..

Daha ne?..


Ömer Dalman (23.06.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



16 Haziran 2009 Salı

Demokrasiye komplo

"Demokrasiye komplo" dediler
tarih 16 haziran 2009
gündem çalkalanırken oradan oraya
sersem sepelek olmuş halk
kendine bakamamakta...

Sadece demokrasi mi komplolanan?
Komple komplolandık komple!

Yumurtalı var, kıymalı var, sade var abla!
Hangisini istersen?
Pul biber de alır mısın dayı?!
Peh!!!

Demokrasiye yumurta kırdılar
tereyağına bandırdılar bizi
kavrulmuş soğana yatırdılar ki
anlaşılmasın tadı bozuk kıymanın!

"Demokrasiye komplo" dediler
tarih 16 haziran 2009...
Komedyaya devam
trajedi fakire
mutluluk zengine aynen!

Ekmek peşinde koştuğu yetmezmiş gibi halkın
bir de üstüne komedi gündem
komplolar, davalar, atışmalar
şapşal ettiler vallah!

Demokrasiye yumurta kırdılar
tereyağına bandırdılar bizi.


tarih 16 haziran 2009
...


Ömer Dalman (16.06.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



14 Haziran 2009 Pazar

Hep Güldüm sana ÖSS!

ÖSS
ÖSYM
ÖSYMS
ÖMMS
SSÖM


herneyse
herbirini unutalı çok oldu.
Kazandım ya bir kere
ama hiç de anlamadan yine de
neye yarar, nasıldır?!
Bastım geçtim sınavı
kurşun kalemle hem de!!!

Kısaltmalarına yandımının komedyası
onun-bunun oynaçı
oyalanması
fasaryası!..

Bakmadım bir daha
açmadım kapağını bile asla
zavallı adaylar girdikçe yıldan yıla sınava
kıçımla güldüm
o samanlı kağıt gazetelerdeki sorulara
cevaplara!

Güldüm, ama asla bakmadım bir daha!

ÖSS
ÖSYM
ÖTSC her neysen
kısaltmalarına güldüm hep lan!


Bana ne sorularından
sorunlarından
bunalımlarından
?!..

İnanmadım gerçekliğine
yalanına uydum sadece
el mahkumdu.

Sallamam seni
takmam seni asla bir daha
seni düzenbaz çaresiz
ÖSS
ve onun yıllanmış kankisi ÖSYM!..


Ömer Dalman (14.06.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



9 Haziran 2009 Salı

Biliyorum

Bir gün çok ister canım yaşamayı
çocuksu bir umutla
sarılırım hayatımın
türlü parçasına...
Sanki hiç yokmuş gibi bir sonu
gözlerimden okunur yaşama sevincim.

Bir gün
hatta bir gün değil de aslında
çoğu zaman
yüzüm gülse de
bir an önce terketme iştahıyla
bu kokuşmuş küreyi
sabırsızlanır ruhum
bulunduğu yere isyanlarda...

Ben hangisiyim esasen diye
sorarım kendime ki
bileyim kendimi daha iyi...

Gelmez tek taraflı bir cevap eren'den
yaşamamı istiyor besbelli bu kokuşmuş kürede
ama reddetmiyor isyanımı da...

Onun için sessiz
onun için politik...
biliyorum.


Ömer Dalman (09.06.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman




8 Haziran 2009 Pazartesi

Bu muydu?!

Bir tarafta süründüren
sırta yüklenen yöneticiler
şehrin sahipleri
ülkenin sahipleri
piranhalar, köpekbalıkları
ayılar...

bir yanda kan emici ev sahipleri
çakallar, sırtlanlar
leş kargaları!..

almış başını yürümüş
acımasız ev kiraları
krize rağmen hiçe sayılan
vatandaşın ezik ruhu...

buna hayat mı diyorsun Allah'ım?
ve bu muydu bize vaadettiğin topraklar Ata'm?!

Ağlıyor vatandaş
törpüleniyor ruhlar
gözlerinin yaşına
hayatlarının yasına bakılmadan
hiç sorgulanmadan vicdanlar
ezilip ezilip aşınıyor
yara üstüne yara
ve hiç merhem yok!?..

Bir yanda sürüngen hayat şartları
arslanın ağzındaki ekmek kavgası
üzerine üzerine gelen ülke şartları
borçlar, masraflar, rutin kokuşmuş hayat...

Sen buna hayat mı diyorsun Allah'ım?
ve bu muydu bize vaadettiğin topraklar Ata'm?!


Ömer Dalman (09.06.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman




7 Haziran 2009 Pazar

İçi Boş da olsa

Moral ver bana
iltifat et
yücelt beni ara sıra

içi boş da olsa yap bunu
sevginden...
destek olmak için...

Bu değil midir destek olmak sevdiğine
biraz da?..
Hep temelli olacak değil ya moraller
telkinler.

Hem belki içi boş da olsa
hayalinle
temenninle desteklersin
kurgularsın iyiliğimi
başarılarımı.

fena mı?
sonra belki
hayalin üzerine yapılanır
Yeni Ömer
ve Yeni Ömer'in başarıları?..

Fena mı canım?
Başarılarımı o zaman
daha bir gururla paylaşırsın.

Hem bırak başarıyı, gururu
ortak olmayı hedeflere;
en güzeli
sevenin
içi boş da olsa
moral vermesi sevdiğine
yüceltmesi onu değil mi?..

Moral ver bana
iltifat et
yücelt beni ara sıra...


Ömer Dalman (07.06.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman




Hay koyayım!

Hay koyayım kira artışlarınıza
satış düşüşlerinize
zamlarınıza
yüklediğiniz bütün yüklere
vatandaşın sırtına!!!

Hay koyayım hayat görüşünüzün
yaşam stillerinizin
kafa düzeyinizin düşüklüğüne
koltuğunuza, oturağınıza!!!


Yetmedi mi dibini vurduğunuz kültürün
eğitimin, anlayışın
bu altın hayatın?!

Yetmedi mi dar ettiğiniz herşeyi
bu insanlara
bu topraklara
atalarımızın ruhlarına!?

Hay koyayım sizin
kan emici sisteminize
binanıza-gökdeleninize
taşınıza-toprağınıza
zehrinize!!!

Hay koyayım iki ayak üstünde duran
kıçı para kokan iblisler gibi
ortalıkta gezinen

dingilinize-bedeninize!!!

Koyayım topunuzun aklına!!!


Ömer Dalman (07.06.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



21 Mayıs 2009 Perşembe

Doğru Cehenneme

Tutun kendinizi tutun!
İyice sıkın boğazınızı ellerinizle...

Nefes bile almayın
aldırmayın!
Sınırlarını daraltın iyice özgürlüğün ki;
kimse rahat düşünemesin.

Zevkleri sıfırlayın
sadece gereklilik olsun şu boktan hayat.

Aman kimseye yanaşmayın
koklaşmayın
yalaşmayın
elleşmeyin
hatta aşk bile yaşamayın
yaşatmayın!

Ne yararı var böyle şeylerin?!
Hepsi fasa fiso...

Tutun kendinizi
belinizi
ellerinizi
ayaklarınızı
düpedüz bağlayın!

Ama sonunda öyle bir isyan edecek ki
fındık kabuğuna tıkılmış ucuz ruhlarınız
çatır çatır çatlayacaksınız da
çok geç olacak...

Ne kendinizden
ne bütün bu dünyanın sakinlerinden
af bile dileyemeyeceksiniz!..

Doğru Cehennem'e!!!..


Ömer Dalman (22.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



İzmir'e Gideceğim Yarın

Tamam
seyahatleri
hele iş için değilse
herkes sever.

Gideceğim yarın İzmir'e
doğduğum yer
çocukluk hazinelerinin gömüsü...

Annemleri göreceğim
teyzemleri göreceğim
hatta gitmişken
teyzemin kızına yüzük takacağız.
Bando Sezai ile küfürleşip, oynaşacağım!
Gonk Video Yılmaz'a uğrayacağım
anılarımın adamı...

Halamı da göreceğim
çayını içeceğim.

Bir muhabbet götürecek yani İzmir'i
benim misafirliğimde.
Keyif dumanları dolacak mekanımıza
rakılar, viskiler, şaraplar gırla akacak.

Ama Cici Kuş'um
bir tanem
biliyor musun;
daha henüz yarın olmadı
geceyarısı
ve ben şimdiden
seni özlememin derdine düştüm!?

O yatakta tek başıma
sıcacığından uzak
nasıl uyuyacağım diye
şimdiden sıkıldım.

Acaba çok içip de
mal gibi, leş gibi
hissiz mi uyusam?..

Daha gitmedim ama Cici Kuş'um
bekle...
Hele bir gideyim
hemen kollarına geri döneceğim.


Ömer Dalman (22.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



19 Mayıs 2009 Salı

Ne fayda?..

Ne Saylan'lar
ne alimler,
ne yüceler,
saf kişilikler çamura bulandı
üzerlerine kızgın alevler
zehirli sular damga edildi bizde...

Cenazeleri çok sesli
nehirler boyu insan selleri
dimdik ayakta alkışlarla bezendi ama
ne fayda...

Ne değerli müdürler
şefler,
firmalara kendini adamış yöneticiler harcandı
yeni gelen CEO'lar tarafından
gözlerinin yaşına bakılmadan
ocakları umarsızca sönerken.

çalışanlar gizlice kapandılar
ağladılar ağıtlarla ama

ne fayda...

Değil miydi zaten hep böyle bizde?

Cenazelerden sonra
ertesi gün
olmayacak mı yine

aynı tas, aynı hamam?

Kahırdan öldürülmeden önce
değerleri bilinseydi
topyekun basamak etseydik onları
zorlu kaderimize
fena mıydı?

Dillerinde tüy bitti zavallı cengaverlerin ama
ne fayda?..


(Türkan Saylan anısına)
Ömer Dalman
(19.05.2009)

www.antoloji.com/omer_dalman




17 Mayıs 2009 Pazar

Bunu Bana Yapma

Yapma...
lütfen bunu yapma...

Yoo
bu kadar kötü olamazsın!?..
Bütün inancımı geri alma.

Öyle arada bırakıyorsun ki beni
öyle bir şaşırtıyorsun ki yüzlerini
cenneti yaşatırcasına yardımlarınla
gönlümü kazanırken bazen
yön değiştiriyorsun
en ufak bir hatamda
-ki gerçekten çok ufak-
idama götürüyorsun!?

karalıyorsun?..

Ve sonra kırıyorsun
ses çıkartmamamı emredercesine
borçlu kılarcasına iyiliklerinden
gırtlağıma çöküyorsun?..

Hiç adil değil...
Lütfen yapma
bana bunu yapma...

Ödeyemeyeceksin diyetini
ruhumdaki karmaşanın
benliğimden akan gözyaşlarımın...
Taşıyamayacaksın
vicdanın ruhunu için için yerken
ayakların dermansız...

Kendini de düşün
yapma...
bunu bana yapma!..

Tersine gidiyorsun akan suyun
yapma...


Ömer Dalman (18.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman




16 Mayıs 2009 Cumartesi

Yanılırsın

Bu sokaklar
maganda suyuna banılmış
çamuru içine sindirmiş sünger gibi karanlık
bu caddeler, bu mahalleler
düzelecek
medenileşecek sanma

yanılırsın!

Bu, balçığa oturtulmuş temeller
rotası şaşmış değer yargıları
kimliksizleşmiş
şeytanlaşmış
açgözlü yetenekler

kazanma hırsı
ortama hakim canilikler
ve denetim fakirlikleri
bir anda kalkıp gidecek sanma üzerimizden

yanılırsın...

Çıkıldı bir kere yoldan.
Yanlış amaçlarla büyütülmüşken
zavallı çocuklar,
eğitim tuzağıyla hortumlanırken
ceplerden paralar,
bölümlere, kategorilere,
türlere ayrılmışken toplum
birbirine düşman

ve en üstte
herşeyi bilse de aydınlar
bile bile izin verirlerken bu gidişe

yarın herşey daha güzel olacak,
aydınlık üstümüze çökecek,
herkes hakkını alacak
ülke eski değerine kavuşacak sanma be gafil

yanılırsın!..


Ömer Dalman (16.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman





14 Mayıs 2009 Perşembe

Demirmiş, Tavmış!

Neymiş?!
Demir tavında dövülürmüş!!!

Lan yürü git!
Kır bir kere olsun zincirlerini
geçmişe tasmalarla bağlanmışsın!
isyan et bir kere rutinlere de
bir şeye benzesin tipin!

Ne yani?
Tavındayken dövmezsem demiri
sıkılıp, gidecek mi tav?!..

Öyle tavı da
demiri de yerim lan ben!
Azıcık sabrı, inancı yoksa bana
..ktirsin gitsin!

Tav 'tavım' diye gerinmesin
böbürlenmesin
demir de 'demirim' diye fazla teslim olmasın!
Hepsi haddini bilsin
kırılsın bu tasma dolu zincirler
hayatına renk gelsin insanın!

ve asla
kimin neyin tavı olursa olsun
isterse ağzıyla kuş tutsun
bir daha hiçbir aceleci tav da, demir de
yanıma yaklaşmasın
bana tav olmasın!

Vallahi ..ktir ederim
şaşırırlar!..


Ömer Dalman (14.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



13 Mayıs 2009 Çarşamba

Birleşin!

Birleşin ey şairler!
anlamayacak yoksa dünya güzelliği
güzel olunması gerektiğini!..

Ayrı çatılar altında pişse de yemekler
ayrı ofislerde çalışsa da bu kafalar
ve ayrı sokaklarda yürüse de ayaklarımız
birleşin ey şairler!

Mesafeler laf mı bizde?!
Gönül hattında birleşmek
anlık mesele...

Yanlışlara ilk tepkiyi
karanlık odalarımızda
uykudan önce
ama düzenlice
düşünerek verelim ey şairler!

Küçümsemeyelim düşüncenin gücünü
her akşam yollayalım isyanı
yollayalım gözyaşlarımızı
hatta yüzyıllık kinimizi
ta en yukarı!..

duyulacak çığlıklar
biz istersek...

Biriksinler her gece
tek bir top mermisi gibi
çaksın gök kubbeye...

O zaman da sürecek mi bu koca yanlış
bu koca yalan
utanmaz dünyanın
pislik kaderi
görelim!..


Birleşin ey şairler!
anlamayacak yoksa dünya güzelliği
güzel olunması gerektiğini!

Büyüyen bir ateş topu olalım günden güne
ve yıllarca dedikleri
'Allah'ın tokatı yok' lafını
tersine çevirelim
dingonun ahırı sanmasınlar dünyayı!

Birleşin
birleşin ve
fırtınasında düşlerimizin
ne olacaksa olsun.



Ömer Dalman (14.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman




İnsan ol

Psişik'miş
pislikmiş
metafizikmiş
hassasmış
ruhsalmış
paspasmış
paslanmazmış
koçmuş
meditatörmüş
yogiymiş

emmeliymiş
gömmeliymiş
arkalı-önlüymüş

farketmez!..


Hepsinde var biraz benden
yeter ki biraz
doğal ol
'Sen' ol
harbi ol!..


Yankesiciymiş
akşamcıymış
şarapçıymış
molozmuş
müptelaymış
onun-bunun çocuğuymuş
yalanı meslek edinmiş
yalakaymış

farketmez!..

Yeter ki masama oturduğunda
indir yelkenlerini
bırak giysilerini
amaçlarını;
insan ol
kendin ol
samimi ol

benimle ol!..


Ömer Dalman (13.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



10 Mayıs 2009 Pazar

Anneler Günümüz Kutlu Olsun

Senin annen şimdi uzaklarda
benimkiyse daha yakın
sadece başka bir şehirde...

Ufak bir fark sadece aramızda
ben özleyince telefonla sesini duyuyorum.
Sen bir gönül uzaklığında anıyorsun
sesini duyuyorsun...

Uzak, yakın bir noktada buluşuyor.
Önemli olan
onları her daim gönülde taşımak...

Anneler günümüz kutlu olsun.


Ömer Dalman (10.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


4 Mayıs 2009 Pazartesi

Ana Kuzuları

Kaba gelir
kırıcı gelir ana kuzularına
az argo-az küfür karışık laflar
tavırlar...

Alınırlar, kaldıramazlar, taşıyamazlar.
Yediremezler aslında
gerçekleri kendilerine
ve de başkalarına.
Yakıştıramazlar hayatı kendilerine
olduğu gibi düz, katıksız.

Kaba gelir az argo-az küfür karışık laflar
ana kuzularına.
Gocunurlar çoğu zaman bir şeylerden
rahat edemezler
korunma kalkanlarını takınırlar
azarlarlar, büyüklük, efendilik taslarlar
karalarlar
ama tabii kibarca!..

Halbuki bilen
küfrün, argonun raconunu

tadını da unutamaz o harbiliğin
delikanlılığın.

Kenarında kalırsan hep gerçeklerin
yıkamalı yağlamalı
yalancı tarafını yaşarsın hayatın
gerçek sanırsın yüzündeki makyajları.

Ne zaman birileri harbileşse yakınında
satırlarda, dizelerde
gocunursun
alınırsın
taşıyamazsın...

Kaba gelir
kırıcı gelir ana kuzularına
az argo-az küfür karışık laflar
tavırlar...

Çünkü onlar
hiçbir zaman sahici olamazlar.


Ömer Dalman (05.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



Lan karı!

Lan karı
yeter hele!
Dur gayrı...
Az sus, laf etme
deşme fazla doğruları, yanlışları
eşeleme
oluruna bırak ki;
aradan sevgi sızabilsin
önünü kesme.

Lan karı
yeter hele!
Puro, kahve, çay duayeni yaptın beni!..
Bayi açacağım yakında sayende
bari işe yarasın mütelalığım diye!..

Sus biraz
atma riske kendini de
kalacaksın elimde!
Amma da cesaretlisin be!?..

Lan karı
yeter hele!
Daha fazla deli etme.
Akıllı ol
yüzün gülsün
sevildiğini bil
fazla deşme, eşeleme!..


Ömer Dalman (04.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



3 Mayıs 2009 Pazar

Anlarsın

Bardak bardak içilen geceyarısı çayları,
peşpeşe yakılan ucuz purolar,
bilgisayarının monitörü
ve o fondaki düşük ritmli müzikler
herkes çekildikten sonra odasına
en büyük yoldaşın
dert ortağın ve
en zevkli anların oluyorsa
nasıl da anlayıverirsin
gerçekten yalnız olduğunu
değil mi?..

ve nasıl da farkına varırsın
aslında en yakınındakilerden bile zaman zaman
bıktığını...
hayattan bıktığını...

İşte o zaman gerçekten yalnızsın.


Ömer Dalman (04.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



2 Mayıs 2009 Cumartesi

Domuz Gribi

Çin gribi
Rus gribi
Malta gribi
Kuş gribi
P...şt gribi
onun-bunun gribi
Domuz gribi...

Komaz bize bunlar
ormanlarda yetiştik biz
tanımayız onun-bunun derdini!..

Yıllar boyu sırtlandık
taşıdık, hamallandık
horlandık
pis pis pislendik
yılıştık, sıvıştık da
bana mısın demedik anam!

Panzehiri yanlış varoluşumuzdan
ters mi ters kabullerimizden aldık.
Tokata, kazığa
çiğ çiğ yenilmeye
bir ekmek peşinde emekleri
umutları heba etmeye tırpanlandık anam!

Geliyorsan sen de gel
bağrımız sana da açık sonuna kadar
Domuz gribi!..

Çin gribi hatta
Kuş gribi
onun-bunun gribi
P...şt gribi!..


Ömer Dalman (03.05.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


12 Nisan 2009 Pazar

Deneyip, Görmek Lazım

Biralıyken mi delicesine
kendimden geçmişliğin eşiğinde
öpmek, dokunmak daha güzel olurdu
sana?

yoksa yüzde yüz ayık
zeki
kendime tam hakim halde mi?
bilemiyorum...

Hangisinin getirisi daha büyük
daha şevkli
daha deli olurdu?
bilemiyorum...

Belki de sadece
deneyip, görmek lazım be hatun?..


Ömer Dalman (12.04.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


31 Mart 2009 Salı

Şiir Gibi

Sadece şiir gibi değil,
hem de

alkollü kafayla yazılan şiir gibi
sevişmek istiyorum seninle
saldırırcasına
hınca hınç!

Kafasına kese kağıdı geçirilen sevişmelerden değil bu.
Tersine
yüzüne, dudaklarına, gözlerine
titreyen bütün uzuvlarını süze süze
deli bakışlarla
derman bırakmamacasına sevişmek!..

Uzun olsun bu sarhoş şiir
öyle vurup kaçanından değil.
Vurdu mu dağıtanından ağzı burnu
ama sonuna kadar
arslanlar gibi
hınca hınç
acımadan...

Sadece şiir gibi değil,
hem de
alkollü kafayla yazılan şiir gibi
sevişmek istiyorum seninle!

Ne uzun süre bir yenisini okumana fırsat tanımasın
ne de bir daha uzun romanlara seni susatmasın.


Ömer Dalman (31.03.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


Hiç sanmıyorum!

Fakir ölür
gitmez cenazesine
yakınlarından başka kimse.

Mevkiili ölür
binlercesi doluşur
binlerce amaç peşinde...

Kimi gitmemiş olmamak için
iş-güç, mevki peşinde
boy verip, dikilir öylece

gözlerinde siyah gözlükler...
Ya da kıramadığından diğer gidenleri...

Kimi gerçekten sevdiğinden
arkasından ağıtlar yakmak için.

Daha mı yükseğe uçar sanki mevkiili
binlercesi okuyup, üfledi diye?..
ve daha mı alçaklarda kalır sanki fakir
gideni, yoluna okuyup üfleyeni az diye?..

Hiç sanmıyorum!


Ömer Dalman (31.03.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



26 Mart 2009 Perşembe

Alıverseydin

Şu halde, tam da bezginken
alabildiğine
ard arda puroları püfürdetmiş,
çayları peşpeşe lüpletmişken
ve hiç bir tutunacak dalım kalmamışken

umutlar sıfırlanmış
ayaklarımı toprakta tutan bir güç kalmamışken
alıverseydin beni hemen buracıktan

fena mı olurdu?

Sürüngenliğime daha çok meydan vermeden
gözlerimin altı daha da morarmadan
o yüzümdeki coşku
tam anlamıyla silinmeden
henüz yakışıklıyken zavallı bedenim
alıverseydin beni hemen buracıktan
fena mı olurdu?..


Ömer Dalman (26.03.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


21 Mart 2009 Cumartesi

Baldır Bacak

Zayıf
hani şu yeni yetme
besinsiz kalmış bir deri bir kemik
son moda mankenlerinki gibi
çelimsiz ama ince bacaklar
pek cezbeder bazı gafilleri ama

ne de başka ve eşsizdir
baldırı kaslı
güçlü kuvvetli ama güzel
kadınların adama etkisi!..

O gücün
yere sağlam basmışlığın
bastım mı tekmeyi dağıtırım der gibi
o baldır bombesinin dayanılmaz cazibesinin
onda biri cazibe var mıdır acaba
o çelimsizlerin
çiroz bacaklarında?!..

Hakkını verecen emeğin
çalışmışlığın
gelişmişliğin
ve bunu kadında da görecen yeğenim!


Ömer Dalman (22.03.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


Ne mutlu anabilene

Dünya üzerinde acılara gömüldüğünde bir ruh
ve çilelerle yoğrulduğu günlerde
bir başkadır adını anması Allah'ın
yakarışlarla, dualarla
imdat çağrılarıyla...

ve aynı ruhun yüzü güldüğünde
düze çıktığında hayat yolunda
amaçlarına ulaştığında sırtı rahat
keyfi yerinde;
bir başkadır adını anması Allah'ın
o sonsuz şükran ve konfor içinde...

İki yolun da sonu Allah'a varır nihayetinde.
İki farklı durumda...
biri zorunlu ve çaresizce,
diğeri sonsuz bir keyif ve

karşılık verircesine...

Her iki durumda da O'nu anabilene
ne mutlu...


Ömer Dalman (22.03.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman




19 Şubat 2009 Perşembe

Neden seçecek mişim?

Hiçbir giriş-çıkış yolu kalmamışken ruhuma
ne senden, ne ondan, ne başkasından
hiçbir gülümseme yokken şu yorgun kalbe dokunan
yumuşak tek bir nefes yokken
kelimelerle yüzüme üflenen
neden seçecekmişim ki yaşamı?

Daralmış kalmışım kendi kapanımda

ve sen
bir yardım eli bile uzatmıyorken şu garibe...
Bir cevher miydim ben

yoksa denizin dibindeki değersiz bir taş mı diye
kendim bile kendimi şaşırmışken
ve beklediğim tek bir gülümseme iken
kararmış ruhuma...
onu da bulamamışken
neden seçecekmişim ki yaşamı?

Biliyorum
göçersem senden önce bu diyardan
bırak kendimi güzelim
senin için üzüleceğim
bir yanım hep seninle kalacak
belki sana destek
belki sadece gözyaşların olacağım.

Bütün bu ağır hazineyi kazımışken ruhumun derinlerine
ve gerçekten yardımsız, bir başıma kalmışken bu savaşta
bir şey bile geçsin istemezken boğazım içinden
hayatta kalmak için körü körüne bir yaşayan ölü gibi

debelenmekteyken bir başıma
senin yanında bile bile yiterken bedenim
neden seçecekmişim ki yaşamı?

Ne olur bana elini ver
ve gülümse...


Ömer Dalman (19.02.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


10 Şubat 2009 Salı

Tekrar Kazanmak

Vallahi kaybolmadım
unutmadım

gitmedim uzaklara
unutturmaksa hiç istemedim!

Vallahi geri almadım ilgimi
gül kokularını unutmadım
kopmadım...

Yine çaldı müzikler karanlıklarımda
aydınlandım defalarca
yetmedi notalar
rüzgarlar
bu deniz ve masmavi gök
dahasını aradım sadece...

Vallahi kopup gitmedim
apayrıyken ben
gülmedi ki gözlerim o kadar da?..

Daha çok yaş
daha çok inilti
daha çok parçalanış içeride...
dinmesini bekledim sadece
fırtınalarımın.

O beklediğim ufuğa baka baka
sakin bir tek kahvaltı için
o özlediğim tek dakikalık ruh huzuru için
bekledim
bekledim...


ondandır bu suskunluk
bu özleyiş
bu herşeyden bıkış
ve kollarınıza tekrar sarılış...

Sadece ayakta durmak için...

Vallahi isteyerek değil!
Kopmadım
unutmadım
unutturmaksa hiç istemedim!

Sadece beklediğim ufuğu bir kere daha görmek
kollarınıza kapanıp
haykırarak tekrar ağlamak için
cesaretimi kazanmak istedim.


Ömer Dalman (10.02.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



Ölümüne

Ölümüne sevdim
ölümüne yürüdüm aşkın üstüne

ölümüne ağladım
hırpalandım.

ölümüne koştum
yürüdüm
ölümüne kaldırdım ağırlıkları

ne oldu şimdi?
ölümüne mutlu muyum?
ya da hiç sormamam mı lazımdı?..

Ölümüne düşündüm
ölümüne kapandım içime
ölümüne dizdim peşpeşe
birbirinden güzel fikirleri.
Ölümüne daldım dizelerin dibine,

satırların sonlarına
ölümüne vurdum.

ne oldu şimdi?
mutlu muyum ölümüne?..
ya da hiç sormamam mı lazımdı?..


Ölümüne sevdim yaptığım işleri
değiştirdim zaman zaman
yenilendim çünkü

edemedim aynı durumda, aynı yerde
ama vallahi de
ölümüne verdim kendimi.

ne oldu şimdi?
mutlu muyum ölümüne?
göğe mi erdi başım?
Yoksa hepsinden geçtim de
ölümüne mi yaklaştım ölüme?

Affet beni ne olur...
Belki de hiç sormamam lazımdı
ama sordum...
çok geç...

ölümüne...


Ömer Dalman (10.02.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman



8 Şubat 2009 Pazar

Uyuturlar

Gündeme ekerler defalarca
yalan tohumlarını

uyuturlar zavallı halkı...

Esas refahtan kilometrelerce uzakta
ağızlarına bal çalındığını sanan halk
hep bir umut
devamının geleceğini zanneder
yalancı ziyafetlerin.

Birbirlerini bile döverler bu yolda

abi-kardeş bile dinlemeden
yalancıların uğruna fedai kesilirler.
Sözümona bir vatan sevgisi
bir inanç ile
tamamı haram
tamamı yalan bir uğurda
yalan tohumlarına açarlar bağrlarını
zavallı, uyutulmuş halkım...


Gündeme ekerler defalarca
yalan tohumlarını.
İflas etmekte iken dünyada bile
yalancı sahiplerinin dünyanın peşkeşlediği
bu yalan sistem
bizim dalkavuklar hala
şuursuz
kendi kıçlarını koruduklarını zannedercesine gafil
yeni filizlerle kazık çakmayı umarlar
bastıkları kutsal topraklara
ve uyuturlar hala
şu zavallı halkı.


Ömer Dalman (08.02.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


4 Ocak 2009 Pazar

Yuh sana!

Yuh sana
beceriksiz
kütüğün teki
bükülmez demir gibi karşımda!

yine becerenedin iki kalem işi
edemedin iki laf
bağlayamadın beni rutine
yamacına çekemedin

yuh sana!

Az haberin yok mu söz sanatından
manevralardan
esneklikten
kadınlıktan, erkeklikten?..

Yuh sana beceriksiz!
yine üç kuruş aklına kurban ettin
aldın hayat enerjimi bedavadan
heba ettin bu ruhu!..

Kütüğün teki

bükülmez demir gibi karşımda
bu ne inat be kadın
hayata,

pırlanta gibi ruhtan olmaya
bu adamdan olmaya değer mi?!

Yuh sana beceriksiz!


Ömer Dalman (04.01.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman


Senin için be gafil

Senin için güçlenmiştim
kuşanmıştım bütün silahlarımı.
Neyim var, neyim yok
senin için almıştım tekrar ellerime
yollara çıkmıştım tekrar
yağmur çamur demeden
umursamadan ters rüzgarları
senin için almıştım bu koca riski üstüme!

Korkma halimden diye
uzaklaşmayayım yine diye
ağlamıştım ben
senin için.
O yaşları sünepelikten değil,
delikanlılıktan dökmüştüm yollarına
senin için!

Hala vakit varken
hala kurumamışken göz pınarlarım
içim hala sızlarken senin için;
akıllı ol, kadın ol
yap yuvanı
sıcacık ısıt beni be gafil!


Senin için kuşanmıştım bütün silahlarımı
risklerimi!
Senin için yakmıştım bütün
o karanlık giysilerimi
yepyeni bir yola doğru
senin için yüklenmiştim kaderimi
gözyaşlarımla sulamıştım dualarımı
senin için be gafil!

Azıcık akıllı ol...


Ömer Dalman (04.01.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman

Kaç kere?

Daha kaç kere paketleyip gizemlerimi
sokuşturup koltuğumun altına
yolcu edeceksin beni
kendi bilinmezliklerimde
bir karanlık yolcusu olmaya?..

Daha kaç kere
kaç kere bu kör kadere imzanı atacaksın
hiç endişe etmezmiş gibi?..

Yüklenmişim yıllarımı, heyecanlarımı,
renklerimi, karanlıklarımı
gelmişim kapına defalarca
çalmayı bırak
yumruklaya yumruklaya girmeye çalışmışım
senden içeri...

Ya sen
daha kaç kere bu kader misafirinin yüzüne
o kapıyı kapatıp
az önce kapıda ben yokmuşum gibi
arkanı dönüp gideceksin
o sıcak, tek göz yuvana?..

Daha kaç kere koltuğumun altına kıstırıp
yıllanmış gizemlerimin ikramını sunarken ben
yollayacaksın kör karanlık kaderime?


Kaç kere
hiçbir şey olmamış gibi dümdüz
tepkisiz
ne kızgın, ne sevinçli
o ifadesiz yüz ile
beni kendime uğurlayacaksın?..

kaç kere?..


Ömer Dalman (04.01.2009)
www.antoloji.com/pmer_dalman


1 Ocak 2009 Perşembe

Paramız Yenileniyormuş

Paramız yenileniyormuş yine
Bankalardan reklam epostaları gelir olmuş
almış yürümüş herkesi bir umut
bir coşku
sözümona bir nevi tazelenme ruhlarda...

Pehhh!!!
Ne diyonuz lan siz öyle?!
Yalanınıza kurban olayım e mi?!..

Markalar yenilenir
sıfırlar atılır
paralar allanır pullanır da;
ne alaka yani
bu ne niyet, ne kısmet
ne sebeplenme?!

Giren ne, çıkan ne ki ruhlarınıza?!..
Hay yalanınıza
avunmanıza kurban olayım e mi?!

Paramız yenileniyormuş yine
almış yürümüş herkesi aciz bir umut
bir coşku...
Sanki aydınlanıverecekmiş gibi ruhları,
yüzlerde yalandan birer gülücük...

Bir olmuş ruhlar deniz seviyesiyle
eller, ayaklar batakta
hareketsiz de;
hala kandırır kendilerini acizler.
Önlerinde aydınlık belirmişçesine yalancı
avunmadan ötede olmayan
zavallı kırılmış iradeler!

Daha çok yeni model eşya
elektronik allama-pullama
ve daha bir çok yeni para birimi beklersiniz!

Bekleyin varsın;
hayat akıp gidiyor zaten
ayaklarınızın altından!


Ömer Dalman (01.01.2009)
www.antoloji.com/omer_dalman