27 Kasım 2007 Salı

Yemezler!

Bırak bu asillik, bilgelik,
efendilikle karışık
bilmişlik ayaklarını!

Uğraşma bilge olacağım diye
ondan-bundan önde gitmekle,
herkese fark atma tripleriyle!

Boşa harcama kanmış ruhunu
farklı sularda yelken açtırarak.

Şık olmana gerek yok,
yukarıdan bakmana gerek yok,
ille farklı olmana hiç gerek yok!

Hele bir bırak tutunduklarını,
değerlerini sıfırla,
asillik elbisenden soyun

sesindeki gurur
ayrımcılık
o yırtıcı tonlama bir yumuşasın...
Biraz in aşağıya bulunduğun tepelerden
eleştirme, kabul et sadece etrafı;
belki sonra "bilge" de olursun!..

Bırak bu asillik, bilgelik,
efendilikle karışık
bilmişlik ayaklarını!

Burada, bu sürgün gezegeninde
birçoğu yer ama,
inan bana
gönülde olanlar bilirler,
yemezler!


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Uyuz Etme Lan Karı!

Öyle usul yerini bulsun da,
şovum yürüsün dercesine

lıkır lıkır, sık sık gün içinde
koca su şişeni tepene dikme lan karı!!!

Sinirim kalkıyor, uyuz etme!..

Biliyorum
şu kozmozdan gelenlerdensin
bilgidesin, takiptesin,
ruhtasın

ve isrardasın,
ama deli etme beni!
yapma öyle göstere göstere
farklı olmanın verdiği o sahte konforda
dans edip durma!

Sahte duruyor
birileri için böylesine sarılma hadiseye...

Sessizce
fark ettirmeden diğerlerine
sadece kendin gibi

kendinle dik o şişeyi tepene
ve sakın lıkırdatma övüne övüne;
şüphe ederim bilgeliğinden!

Bilgelik yoksa senin için
diğerlerinden farklı olmanın bir nevi konforu
özentisi
gösterisi mi?!

Aman ha karı
yanlış yapma

uyuz etme;
çökerim Evren'imle üzerine
çırılçıplak kalırsın o kozmozunda!
Bulamazsın şimdiki konforunu,
farkını!

Şşşşşş lan karı!
Akıllı ol,
doğal davran

kendinle ol,
kendin gibi ol da
beni uyuz etme!


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

26 Kasım 2007 Pazartesi

Kısa Bel Çekiştirmeleri

Türk kızlarının aslında
günümüzde olduğu gibi,
ikidebir
giydikleri kısa belli pantolonlar yüzünden
komik şekilde ellerini arkalarına götürüp,
üzerlerini
edebli olma adına çekiştire çekiştire düzeltmekten
çok daha farklı hedefleri ve

yapacakları olmalı!..

Ama bırakalım en iyisi,
bildikleri yönde gitsinler...

Dünya ne hallerde;
onlar neyin peşinde!..

Peh!!!..
güler geçerim,

bakmam bile!..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

25 Kasım 2007 Pazar

Düzen-Disiplin

Kaçma zamanlama'dan
düzenden, disiplinden!
Aksine
periodlara böl kendini

gücünü
yeteneğini.

Randevusuz buluşma yeteneklerinle bile!

İnan boşa harcarsın kendini
kralı olsan bu dünyanın.
Dağılır gidersin sonsuz serbestliklerde.
Ölçün kalmaz
değerin anlaşılmaz
yoğun görüntü sergiyeleyemezsin.
Buğulanırsın kimi gözlerde,
kimi ruhlarda etkin görünmez.

Kaçma zamanlama'dan
düzenden, disiplinden!
Burası dünya!
Ayrı bir dili var
mücadele edemezsin,
yalnızca uyman lazım.
Ortak dili bulman lazım.

Ona kendini
sonsuz serbestlikte dağılmış
düzensiz, karmakarışık bir tepside değil,
disiplinli, düzenli
yeri yurdu belli
göze hoş tabaklarda sun her seferinde.

Tabak tabak yesin
bardak bardak içsin seni.
Kendi zaman dilimlerine uygun,
gecesinde, gündüzünde, öğleninde...


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

24 Kasım 2007 Cumartesi

Üç Ayakla Bas

Önce Allah vardı.
sonra Osmanlı...
ve sonra Türk...

Bu topraklara ayaklarım
işte bu üç ayakla bağlandı.

Bu üç ayakla bütün pisliklere göğüs gerdim.
Bu üç ayakla kendimi bildim
kim olduğumu
nerede olduğumu öğrendim.

ve şimdi bugün
bu üç ayağa rağmen
olanları izliyorum da;
hırstan, çaresizlikten, kızgınlıktan ağlar oldum!..

Ne yaptık biz bu üç ayağı?..
ne çabuk unutuldu o koskoca tarih!
Hazır en büyük destek kendimizdenken kendimize;
neden böyle
başka başka ayaklara dayandık!?

ve daha kötüsü
neden böyle
birbirimize karşı bile kirlendik?..

Üç ayakla basmazsa bu topraklara her Türk bir an önce;
üçü de baka baka halimize
kızgınlıktan, hırstan, çaresizlikten ağlamaz mı?!
Tufanlar kopmaz mı başımızın üstünde?!..

Unutmayalım;
Önce Allah vardı.
sonra Osmanlı...
ve sonra Türk...

Sahip çıkılmazsa bu derin mirasa,
haller, tavırlar birbirimize
hızla geçirilmezse gözden;
uçuverir ellerimizden bu sihir
bu geçmiş.

Unutmayalım...


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Evim

Ölümü en rahat isteyebildiğim,
hatırlayabildiğim yerdir evim.

Kendime, özüme,
nedenime, başlangıcıma-sonucuma
samimiyetle yakınlaştığım yer...

Katıksız, fazlalıksız,
gürültüsüz, konuşmasız,
aldatmasız
nerede olduğumu benliğime
çığlık çığlığa haykırabildiğim yerdir...

Yalanlardan sıyrılıp
her akşam seve seve yeniden ölüp, kaçtığım
sabahları sadece öyle olması gerektiği için
boynum bükük
yeniden hayata karışabildiğim yerdir...

Kapılarımı ardına kadar araladığım,
bana bunun imkanlarını bolkepçe veren
yegane yerdir evim.


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

20 Kasım 2007 Salı

Gangsta Shit

"Fuck that gangsta shit!
Fuck that gangsta shit!
give tha nega she want!"
inlerken gümbür gümbür kulaklarımda

ve iri kalçalı, birbirinden leziz, alımlı
verici
endişesiz kızlar
yüksek topuklarla salınırken karşımda...

Taşarken kadehlerden viski-votka
ve diğer pahalı içkiler...

Dumanın kalitelisine boğulmuşken bütün dimağlar...

İştahlı bakışlara meze olurken bütün benliğim...

O bomba kalçalardan biriyle
bütün bu erotik gürültünün sonunda
o odada son bulacağını bilmek gecenin!..


Defalarca
sabaha kadar o iri kalçanın sahibince
tüketileceğimi bilmek!..

Daha heyecanlı bir şey var mı?!..

Çakarım puromu
bakarım dalgama
beklerim sonumu...

"Fuck that gangsta shit!
Fuck that gangsta shit!
give tha nega she want!"


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

19 Kasım 2007 Pazartesi

Büyük Sahip

Bir jip yanaştığında
sosyetik bir barın kapısına;
ne çok olur koşuşturanı
havlayanı
hırlayanı
hatta kaptırmayayım diye
en önde gideni!?

Biri şoförün kapısını,
biri yanındakininkini,
diğer ikisi arka kapıları
nasıl da açar dilleri dışarıda!?

Ve nasıl da kategorisine göre arabanın
mevzilendiriliverir
hemen görünür bir yerinde kaldırımın!..

Yağ olacak ya Büyük Sahibe;
nasıl da esirgenmez saygıdan, sevgiden, ilgiden!

"Alem göt oldu." diye boşa dememişler dostlar?..

Nasıl da en yamuk köpek bile o an
salyalar aka aka ağzından,
yakışmasa da o gülümseme yüzüne
maskeler takınır
Büyük Sahibin karşısında!

Hakaret bile yese
"Yarabbi şükür" dercesine aciz...

Önceden teslim alınmış o zavallı sıradan arabaysa
şimdi o hiç görünmeyen
tukaka yerinde...

Alem sadece göt değil be dostlar;
puşt bile oldu da, çaktıranı az!..
Şşşşşş!..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

18 Kasım 2007 Pazar

Acısı bana

Bırak menzilim az daha uzasın,
biraz sapayım hedeften,
geciksin buluşmamız Ey Sevgili!

Fırsat ver seven gönüllere;
daha çok şey var alacakları benden.

Çok aşk, çok sevgi, çok tek oda, tek yastık,
Çok kavga, barış ve sarılışmalar...

Bırak ona-buna sarayım biraz daha
düşüreyim hızımı,
odaklarım çoğalsın
dağılayım hatta bir miktar.
Şaşırayım insan gibi...

Fırsat ver yoldaşıma,
daha çok anlayacağı var...
Çok peşinden koşacağı hedef,
ve alacağı çok sevgi
yaşamak için...
ve bulmak için
buluşmak için benimle aynı hatta...

Bu yüzden Ey Sevgili;
bırak biraz menzilim uzasın,
sapayım hedeften
geciksin buluşmamız.

Zaten senin değil miyim?

ve acısı bana değil mi?..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Kanma Sığ Sulara

Kanma o
derin görünen
dibi bulanık sığ sulara sakın!
Dalayım dersin anlamlar umup,
başını yararsan
bok yoluna gidersin.
Bir ömürlük emanetini
heba edersin!

Sakın
kahpe etme ruhunu
bir çoğu gibi.
Dayama sırtını elle tutulan,
görünen
değeri gafillerce biçilmiş
kasnaklara.

Sadece içindeki o ışıkla,
çelik gibi
eğrilmez iraden ile buluştur arzularını.

ve zevk aldığın
kendi merkezindeki o cümbüş,
o alem, o ziyafetler olsun!

Kendi kalenin pencerelerinden bak aşağı...
ve eğer dalacaksan o derin denizlere,
gafillerin sığ kıyılarından değil,
kalenin en yüksek penceresinden atla!

ömür diye peşinde didindikleri şey,
inan ki bir dakikadır ruhunda!
sakın kanma
o gafillerin ölene dek debelendikleri,
dibi koyu
seviyesi bilekleri geçmeyen
sığ sularına!..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

16 Kasım 2007 Cuma

Söyle O Gafile

Söyle o gafile,
kimin haklı
kimin haksız olduğu
gönül ve dost meselelerinde
belli değil kimsenin huzurunda
Allah'tan başka.
Bilemez,
göremez hiç kimse...

Söyle o gafile,
suçluyu tayin etmek,
cezasında ona küsmek
kimsenin hakkı değil
Allah'tan başka.

Bu yüzden gafiller
affetmeyi öğrenmeli,
affına sığınmalı hem kendinin,
hem Yaratan'ın ki;
mahkemeye ortak olmasın kimse
Allah'tan başka.

ve daha da önemlisi
söyle tanıdığın bütün gafillere:
elbirliğiyle hepsi
birbirini affetsin ki,
temizlensin bu toplum
bu çamur, bu sel baskınları...
ve topluca
ortak büyük suçla
büyük mahkemeye gidilmesin!


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

En bi Sosyal Network

Sosyallikmiş
networkmüş
kucak kucağaymış insanlar,
pek sevişirlermiş,
kültürlenirlermiş,
giyinirlermiş-soyunurlarmış birlikte...

Karşılıklı alkışa tutarlarmış dimağlarını,
gösterilerini,
yazıp-çizişlerini ve geyiklerini...

Atışırlarmış, tutuşurlarmış,
yer yer bozuşurlarmış,
itişirlermiş, tokuşurlarmış,
hatta gizli gizli bu sayede
dışarıda buluşurlarmış,
çoğalırlarmış küli halde...

Eser, sanat, abide koymadıktan sonra ortaya
çoğalmışlar,sevişmişler,tepişmişler,bütünlenmişler
bana ne!?..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Sana Hayır!

Gelseler sanki bugün almaya tekrar
"hayır" mı diyeceğim zannediyorsun
dünkü gibi?

Hiçbir şey eklenmedi,
çıkarılmadı mı zannediyorsun
bu yanan gönülden,
bu paçavra beyinden?..

Baksalardı sanki yüzüme yine
o günkü gül yüzleriyle
güçlü güçlü;
"hayır, olmaz!" mı diyeceğimi ve

yüzümü ters döneceğimi mi zannediyorsun
dünkü gibi?..

Hayır!
Sana hayır!
hem de koskocaman!..

Hiçbir şey eklenmedi
çıkarılmadı mı zannediyorsun
menzilini kaybetmiş,
benliğini ödemiş
hayatı karşılığında
kendinden geçmiş bu fakirden?..

Hayır!
Sana hayır!
Hem de koskocaman!..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Tamamlanmamış Kişilikler

Yahu biliyor musun;
aslında şu çok güleryüzlü
çok kibar tipler beş para etmezler!

"Bazıları" diyelim de dayak yemeyelim!..

Bir kere bile ağız tadıyla kavga edemezsin,
çünkü unuttun mu sınırları bir kere olsun,
üstüne gittin mi salakların,
ipleri tümden kopar
yılın 365 günü gülücük dağıtan
kibarcık bozması tamamlanmamış kişiliklerin.

Doğrultamazsın bir daha önünü, arkasını!
Uçar gider yeni rotasız gülücüklere
yeni yalnızlıklara.

Aslında biliyor musun
güleryüzü 365 gün eksik etmeyen kibarcıklar
belki de en büyük yalancılar?..
Tutmuşlar nefeslerini
ne renk, ne koku vermeksizin karşılarındakilere,
sanki patlamayı beklerler suratlarına!?
ve inan bana
ilk iğnelerinle onlara batıracağın
sana patlayacaklardır kibarcık bozmaları!

Seninse yapabileceğin pek bir şey yoktur
bu tamamlanmamış kişiliklerin
karanlık nefesleri karşısında.

Ancak acı geçrekleri görmelerine,
gerçekle
vuruşa-vuruşa tokalaşmalarına
aracı da değil,
meze olursun!

Sonra gider o kibarcık bozmaları yollarına,
eser bile kalmaz senden benliklerinde...
yine kör karanlık rotalarınca
kendilerini hep iyi zannederler
robot gibi gülümsediklerinden devamlı!

Aldanmaya, aldatmaya devam
Sevgili Tamamlanmamış Kişilikler!...


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

13 Kasım 2007 Salı

Numara 29

Yer Birinci mi,
dördüncü mü,
Yeni Levent mi bilinmez...

Bir parkın yanı...
Koskoca bembeyaz
yalıbaskısı kaplı bir ev...
İçeriden eser görmek mümkün değil!
Duvarlar adam boyundan yüksek...
Kenarlarda kırmızı kameralar...


Daracık sokak arasında
merak etmemek mümkün mü?!
iyice insanın gözüne sokmuşlar.

Yola bakan üç cephe de penceresiz gibi bir şey!?
İçeride uzaylılar mı yaşar,
ecinliler mi koşturur,
gün ışığından korkan vampirler mi ya da?!..

ve fark etmedim sanmayın
o ufak tuvalet penceresi bazen
ufak bir ışık verir gün boyu
sanki bir işaret gibi
buradayız der gibi?!..

Bugün yine geçtim oradan
o ışık yanmıyordu?..

Kamera ise yine kızardı
hareketlerimi görünce.

Olmaz beyler olmaz...
Şehrin orta yerinde vallahi olmaz.
Bugün ben, yarın başkası
mutlaka fark edilirsiniz.

ya çıkın şehir dışına
sırra kadem yaşayın,
ya da açın kapıları
cephelere de pencereleri
delikanlı gibi durun orada!..

Yer Birinci mi,
dördüncü mü,
Yeni Levent mi bilinmez
ama bir şeyler oluyor bu şehirde
hem de artık hiç çekinmeden
ayan beyana yakın vaziyetler!

ve meraktayım cidden
inanın arka sağlam olmasa
ben de yazamazdım şiiri ağalar!

o küçük pencerenin ışığı tüm gün söndüğünde
şehirde neler olacak?!..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Eğer Erkek

Öyle bakmaz jestine mimiğine,
dudaklarına dalıp gitmez,
dakikalarca öpüşeceğim diye
alev alev tutuşmaz...

Göğüsleri nasıl dik ve büyük diye
içine düşmez kadının...
Bir an önce atayım eve de
şenlensin saatler,
açılsın susumlar

kapansın kandiller diye telaşlanmaz.

Tabii eğer bir 'ayak fetişisti'yse erkek!..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

10 Kasım 2007 Cumartesi

Özledi mi Ölüm beni?

Özledi mi ölüm beni yeniden ne?
Uzaktan o özlem yakarışlarını
çağırışlarını duyar gibiyim bu günlerde...

Son görüşmemizde mutlu ayrılmıştık?
Pür telaş olmuş sanki yine
eski közleri alevlendirmenin derdinde
haber gönderip durur ne zamandır
neden ki?..

Özledi mi ölüm beni yeniden ne?

Flörtün peşinde şimdi yeniden benimle
kendini bana daha da güzel göstermelerde...
Zaman zaman dünyayı dar etmelerde.

Bilirim ben bu oyunu;
karşılıklı oynanır.
Boş bulunduğun an yakayı ele verirsin
diyecek bir şeyin yoktur

kuralına göre oynanmıştır.
Boynunu eğersin,
sev ya da sevme...

Şikayetim yok gerçi
sonuna kadar flörte de girerim de,
ilk anda alışamıyor insan
en güzel birlikteliklere bile.

Bu garip heyecan,
bu yenilenme hissi,
kapıları araladığım o ilk zamanlardaki
yüzüme vuran ışığın aynı kokusu...
Etrafa bakışlarımda
sonradan duyulacak özlemin müjdesi...

Özledi mi ölüm beni yeniden ne?


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

9 Kasım 2007 Cuma

"Ölüm" gibi...

Ne internetteki bir sürü hatasız kadın resmi,
hatta ne onların İstanbul'daki canlı örnekleri,
ne can bir dostumun muhabbeti,
ne bir sinema, korku filmi
Fredie, Jason, Immortal...

ne dumanı eşsiz Kuba Purolarım,
ne en kalitelisinden bardaklarca çay...

Bana hepsinden daha fazlası lazım bu akşam!..

Belki bundan 20 yıl önce kapıları açtığımdan
içeri katıksız ışığı davet edip
şölenlerimde kaybolduğumdan,
belki gün be gün eklenen
lanet hayat yüklerinden,
ülkedeki adilsizliklerden
ayılardan, emek sırtlanlarından
belki karşılıksız emeklerden...

ne farkeder ki?..

Bana hepsinden daha fazlası lazım bu akşam...

Yasak sanılsa da birçoğunca istemek seni;
ölümle karışık,
coşkuyla, sevgiyle
fedakarlıkla
herşeyi sıfırlamayla karışık
söylüyorum işte...
İznim de senden!..

Bilsinler, ne olur ki?
Bana hepsinden daha fazlası lazım bu akşam...
Seninle sonsuza dek buluşmak gibi...
"ölüm" gibi...


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

7 Kasım 2007 Çarşamba

Atamadım

Havalardan mıdır nedir
üzerimde bir bitkinlik, bir gariplik var...

Öyle bir olmuşum ki dostlar;
günlerdir
ne üzerimdeki ölü toprağını,
ne şu lanet yılgınlığı,
ne de kafamdaki şu karanlık fanusu
atamadım.

Onunla kalsa iyi!..

Ne şu maken gibi kızı yatağa,

ne de günlerdir birikmiş 31'imi de atamadım!..

Daha ne çok adımlar var bir bilseniz
atamadığım!..
Ne çok adımlarımız var kafalarımızda küflenmiş
atamadığımız!

Havalardan mıdır nedir
üzerimde bir bitkinlik, bir gariplik var
hala atamadım...


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Kor Alev Amalgamlar

Bende diş arasında fındıklar,
sende cehennemdeki cayır cayır korlar...

Uyuşturmadan yaptın o dolguyu vicdansız!
güya iş becerdin kendince!
Bir ay sonra tek bir cikletle
düştü lanet dolgun!?..
haram oldu canım 150
üstelik de yanında acı da verdin!..

Ey kolpa, naylon dişçi!
Şimdi bende diş arasında fındıklar,
sende cehennemdeki cayır cayır korlar!..

Bütün deliklerine
kıl diplerine,
bademciklerine hatta
köprüler, protezler,
porselenler, amalgamlar!!!..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

6 Kasım 2007 Salı

Facebook'un Taşakları

Lan madem kendine yakıştırıp
şu Facebook'a dahil oldun;
hala neyi yediremiyorsun da kendine,
resmini koymamışsın?!

Sana sorsak dersin ki;
ayağa düştük be istemeden...

Kral yüzünü öyle herkese göstermez her dakka,
ama irtibat için bilgiler, adresler ortada ha?!..

Tam bir kemiksiz politika!!!..

Lan profiline bakınca
taşak gibi koskoca 'soru işareti'
çok mu iyi!?..
Daha beter gülünecek haldesin!

Daha fazla taşak oğlanı olma;
koy bir resmini de herkes şereflensin,
sevinsin, koltukları kabarsın!!!

Madem facebook'a dahil oldun;
bu onuru ve şerefi bizlerden eksik etme!!!


Ömer Dalman (Kasım 2007)

www.antoloji.com/omer_dalman

Davarlar ve İnsanlar

Davarların bazıları
ne kadın, ne erkek ayırt etmeden
caddelerde kimseye yol vermezler.

Bazıları
kendini insan zanneder;
bir nevi kibarlıkla
sadece kadınlara yol verirler
erkekleri ölçü kabul etmezler.

İnsanlarsa
ne kadın, ne erkek demeden
caddelerde herkese yol verirler!..


(Bütün hayvanlar aleminden özürlerimle...)
Ömer Dalman (Kasım 2007)

14.20

Dün bir Japon Korku Filmi seyrettim.

Dublajdı.
kolay anlayabilmem için...

Bir sahnede
gündüz, iş saatlerinde bir plazanın ofisinde
görüşme vardı.
Ekranın sol tarafında ise bir duvar saati...

Birden saatin resmen
filmin zamanına göre
14.20 olduğunu gördüm.
Hoşuma gitti, nedendir bilmem?..

Oranın zamanına tamamen bağlanmak gibi,

düpedüz orada olmak gibi...
belki
kendi gece saatimden
gecenin karanlığından kısa bir kaçamak?..

Bilmiyorum tam olarak ama
hoşuma gitti 14.20...


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

4 Kasım 2007 Pazar

Para Sevgidir?!

Şu meşhur eposta grupları ne alem!

E tabii bulundukları duruma göre,
lafı uygun olduğunca gevelemek zorundalar ya;
kısaca "Para Güzeldir, mis gibidir,
göze ferdir" diyemediklerinden
"Para Sevgidir" deyip geçmişler
olaya ayrı bir derinlik katmışlar
Allah razı olsun!


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Şiirin Ahlaksızlığında

Haberleri dümdüz
yorumsuz veren,
arayışsız,
sabit ritmli düz yazılardaki gibi
buluşma benimle.
Zaten bulamazsın o zaman kimliğimi,
görünmem sana.

Bir rüzgar eser
"ne oldu?!" diye bakarsın yukarıya,
çoktan geçer giderim başının üzerinden
kendi alemlerime doğru.

Şiirlerin ahlağının sesini alçalttığı,
edebinin, terbiyesinin,
ölçülerinin yok olduğu yerde buluş
benimle!..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

Kim Pişman?

Herkes 4 ileri, 1 geri,
gaz-fren,
yaya geçiyor dur

veya bas kornaya huzursuz et,
'önünde duruna uzunları yak'ın peşindeyken;
biz
hep bu düz gidişin çeşitlendirmelerindeydik!

Herkes bundan fazlasını hayal etmeden,
dümdüz
sağa-sola bakmadan
kendince

herşeyi hallettiğini düşünürcesine ilerlerken
biz debriyajla gaza aynı anda basar,
bir elimizle cepten mesajlar atar,
aynı elle vitesi tutar,
ara sıra da yandaki o güzel bacağı ellerdik!..

Dümdüz
sağa sola bakmayan da evine gitti en sonunda
biz de!..
Tek fark;
diğerinin pek fazla kapısı olmadı uğrayacağı.
Bizimse her sokakbaşı selamımız,
gönlünü, ruhunu, bedenini,

sazını sözünü açanımız...

Bizimle birlikte
bu düz olduğu sanılan renkli hayat yollarında
yüzleri gülenimiz oldu.

Herkes 4 ileri, 1 geri,
gaz-fren derken;
biz hiç yetinmedik bu düz gidişlerle.
Belki ara sıra cezayı yedik ama,
şöyle bir dönüp baktığımızda ruhlara,
sormak lazım hepsine;

biz mi, onlar mı
kim pişman?..


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman

1 Kasım 2007 Perşembe

Acı'nın Adaleti

Ne lezbiyeni, ne gayi,
ne heterosu, ne aseksüeli;

seksülatinin adilliği
insana hepsini kabul ettirmeli.

ve aynen
ne mazoşisti, ne sadisti;
ikisinin birleştiği yerdedir
Acının Gerçek Adaleti.


Ömer Dalman (Kasım 2007)
www.antoloji.com/omer_dalman